''Uzun bir zamandan beridir Ardahan’a havaalanı konusu üzerinden şahsıma dönük asılsız bir iddianın gündemde tutulmaya çalışıldığını görüyorum. Konuyla ilgili defalarca açıklama yapmış olmama rağmen adeta ‘yalanı kendilerine din, iftirayı dillerine virt edinmiş’ bir-iki yerel gazetenin kasıtlı şekilde gündemde tutmaya çalıştıkları bu iddianın tümüyle ASILSIZ ve YALAN olduğunu bilmenizi isterim.
Siyaset sözlüğünde ‘kasaba politikası’ deyiminde ifadesini bulan köhne bir alışkanlığın ürünü hasta bir zihnin kurgusu türünden böylesi bir yıpratma çabasına itibar etmeyeceğinizden zerre kadar şüphem olmamakla birlikte gördüğüm lüzum üzerine bu açıklamayı yapma gereği duydum. Belli ki, birileri ne vekillik öncesi ne de sonrası hayatımda aleyhime kullanılacak bir şey bulamamış olacaklar ki, bu kadar ucuz bir yalana mecbur kaldılar.
Her Ankara’ya geldiklerinde ‘ilgi-alaka’ gördükleri kapıları aşındırıp her türlü ahlakî değeri ayaklar altına alma pahasına da olsa istedikleri haberi bulamayınca ‘uyduran’ bu haberciler her ne hikmetse, mesela iki hafta önce ekibi ile birlikte Özel İdare Genel Sekreterimizle birlikte, İl-İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlerimiz ve İlçe Milli Eğitim Müdürlerimizle birlikte beş ilçemiz ve bağlı köylerin muhtarlarıyla üç gün boyunca yaptığımız yoğun çalışma toplantılarından ‘habersiz’ kalabiliyorlar.
Buna rağmen şimdiye kadar bu türden yalanlara hiçbir şekilde yazılı cevap verme gereği hissetmedim. Ne var ki, son yazıda yer alan ‘bizzat Göleli olan Ardahan Milletvekili’ şeklinde sağduyu sahibi hiçbir Ardahanlının tasvip edemeyeceği bir ifadeye sindirilmiş haince bir kurgu sabır sınırlarımı aştı. Zira bu ifade ile Ardahan ile Göle’yi birbirine düşürmek gibi bugüne kadar o temiz topraklarda asla maya tutmamış habis bir tohumun yeşertilmek istendiği açıktır. Hatırlayın, 2011 seçimlerinde de birileri siyasî hırsına yenik düşerek adayların etnik kökenleri üzerinden benzer bir propaganda yapmış ama hamdolsun ki, hiçbir Ardahanlı bu süfliliğe zerre kadar itibar etmemiş, iltifat göstermemişti. Çünkü Ardahan böylesi bir ayırımın hukuken suç, dinen günah, ahlâken ayıp bir alçaklık olduğunu en iyi bilen bir irfana sahiptir.
Öte yandan kişinin mensubu olduğu aile, soy-sop, ırk, tarih, toprak gibi maddi değerlerle iftihar etmenin cahiliye örfü olduğuna inanmamla birlikte, eminim ki Ardahan’ın tarihi, hafızası, vicdanı ve irfanı kimin kim olduğunu gayet iyi biliyordur. Merak edenler var ise şayet Ardahan Kongrelerinde yer almış kişileri veya Göle’nin Kurtuluşu’nda en önde bulunmuş isimleri ya da Dumlupınar Şehitliği’ndeki mezar taşlarına kazınmış adresleri inceleyebilirler.
Saygıdeğer Ardahanlılar!
Sizler de bir kez daha duyun! Ardahan Milletvekili Orhan Atalay olarak havaalanını herkesten daha fazla ben istiyorum. Çünkü en basitinden her iki-üç haftada bir uçakla yolculuk yapmam hasebiyle havaalanına en fazla ihtiyaç duyan bizzat benim. Ayrıca memleketime iki kalem daha fazla yatırım almak için çırpınışlarımın en iyi tanıkları ilgili bakanlar, müsteşarlar, genel müdürler ve ilimdeki müdürlerdir. Ama her gördüğüm, selam verip elini sıktığım, makamına oturduğum kişi ile fotoğraf çekip onları servis etmek gibi bir alışkanlığım yok ise, Ardahan’ın onurunu taşıma mecburiyetim bana böyle bir basitlik için izin vermiyor ise şayet, takdir edersiniz ki bu tavrım çalışmadığım anlamına gelmez.
Ayrıca sadece milletvekilinin isteği ile arzu edilen her şey oluyor ise şayet, üç dönem vekillik yapmış olanların şimdiye kadar birçok şeyi başarmış olmaları gerekmez miydi? İnsana sormazlar mı ki, iki başbakan çıkarmış Rize veya her dönemde birkaç bakanı olan Artvin gibi üstelik Ardahan’dan birkaç ölçek daha büyük illerimizde havaalanı bugüne kadar neden yapılmamış?
Keza bildiğiniz üzere bugün Türkiye’nin en büyük kara hudut kapılarından birisi ilimizde yapılıyor. Peki, en modern gümrük binasının önümüzdeki aylarda tamamlanmasıyla birlikte faaliyete geçecek olan bu kapı neden on yıl önce değil de bugün açılıyor? Demek ki devletin de bir hesabı ve kitabı vardır.
Ancak üzüldüğüm şey yıllarca bu memleket için olabilecek, hatta çok önceleri dahi olması gereken şeyleri yapmamış olanlar bugün kalkıp ‘şimdilik olamayacak’ şeyler üzerinden konuşmaya başlamış olmalarıdır.
Oysa bugün Ardahan’ın kapıları açılıyor, evimiz tezekle değil doğalgazla ısınmaya başlamış, bizi dünyaya açacak üç tünelin ikisinin proje, birisinin yapım ihalesi yapılmış, ovalarımızın sulama barajları için süreç başlatılmış hatta kimisinin ihalesi yapılmış, okullarımız öğretmensiz, hastanelerimiz doktorsuz kalmamış, köy ve yaylalarımızdaki yaşam kalitesini bir derece daha artıralım diye uğraşılar veriliyor, şehirlerarası yollarımızda aralıksız çalışmalar yapılıyor, yıllar boyu yılan hikâyesine dönmüş Yalnızçam Kayak Tesislerimiz için bugün ciddi mesafeler almış isek -ki, pistlerin yapım ihalesi için son aşamaya gelindi- bütün bunlar bu dönemde görev yapan kadronun başarısıdır. Bu başarıdan vekilinden valisine, amirinden memuruna, siyasetçisinden tacirine hatta köylüsüne kadar her bir Ardahanlıya düşen bir pay vardır. Ancak şunu da kabul edelim ki, en büyük pay, ‘Bu memleketin batısında ne var ise doğusunda da o olacaktır’ diyen siyasi iradeye aittir. O iradenin Ardahan’da tecellisi için her kapıyı Ardahan’a yakışır bir vakar ve kararlılık içinde zorladığımdan emin olmanızı isterim.
Siz, izzet ve ihtirama layık Ardahanlılara saygı ile arz ederim.''