Bir Medeniyetin Sessiz İnşası: Bilal Erdoğan’ın Kültür Davası
Mehmet Avşar/ Gazeteci- Yazar
Dünya hızla değişiyor…
Kültürler eriyor, kimlikler bulanıklaşıyor, milletler kendi hafızasını yabancı rüzgârlara terk ediyor. İşte böylesine kırılgan bir çağda, bilinçle atılan her adım değerlidir.
Astana’da düzenlenen Dünya Göçebe Oyunları’nda kürsüye çıkan sayın Bilal Erdoğan’ın sözleri yalnızca bir açılış konuşması değildi; bir medeniyet iddiasının sesiydi:
“Kültürümüzü ihya etmek, sadece geçmişi yaşatmak değil; geleceğe yön vermektir.”
Bu cümle, sıradan bir slogan değil; yüzyıllardır süregelen kültür yürüyüşünün modern çağdaki karşılığıdır.
Bazıları için kültür, folklor gösterilerinden ibarettir.
Oysa kültür, bir milletin ruhudur;
hafızasıdır, hafızıysa kendi öncüleridir.
Sayın Bilal Erdoğan’ın Farkı
Sayın Bilal Erdoğan yıllardır kültürel alanlarda yaptığı çalışmalarla, geleneksel sporları, kadim değerleri, köklerimizle bağ kurmayı yalnızca romantik bir söylem olmaktan çıkarıp, kurumsal bir vizyona dönüştürdü.
Etnospor Konfederasyonu bugün yalnızca Türkiye’nin değil, tüm Türk dünyasının ve giderek genişleyen bir coğrafyanın kültürel nefes borusu hâline geliyorsa, bunda onun kararlı duruşunun payı büyüktür.
İşte bu yüzden Astana’daki sözleri, tarihin koridorlarına çalınmış bir tokat gibiydi.
Bir hatırlatma:
Milletler teknolojiyle değil, karakteriyle yaşar.
Markalarla değil, medeniyetiyle büyür.
Sessiz, derin, kararlı
Bazıları çok konuşur, az üretir.
Bazıları ise sessiz adımlarla büyük işler yapar.
Sayın Bilal Erdoğan’ın çizgisi işte tam da bu noktada anlam kazanıyor.
Gösterişten uzak, sloganlardan çok iş üreten bir yaklaşım…
Bugün Dünya Göçebe Oyunları yalnızca bir spor organizasyonu değil;
Türk dünyasının ayağa kalkışının kültürel vitrini hâline geldiyse, bu vizyonun mimarları arasında onun ismi en önlerde anılacaktır.
Geleceğe Bırakılan İz
Kültür için yapılan her yatırım, gelecek için çakılan bir temel taşıdır.
Ve biz, bugün belki fark etmiyoruz; ama bu temeller ileride bir kültür medeniyetinin duvarlarına dönüşecek.
Tarihe not düşelim:
Bir millet, kendi kültür davasına sahip çıkmadıkça büyük olamaz.
Ve bugün bu davayı omuzlayanlar arasında Sayın Bilal Erdoğan, ön safta yürümektedir.
Mesele yalnızca geçmişi yaşatmak değil;
bize ait olanı, dünyaya örnek kılmaktır.
Bu yol uzun bir yol…
Ama yol doğru, kararlı adımlarla yürüyen bir adamın ayak sesleri bize umut oluyor.