Son dönemlerde Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD ziyaretine yönelik eleştiriler, Türkiye’nin geldiği tarihi konumu kavrayamayan bir bakış açısının ürünüdür. Ancak o ziyaretten kısa bir süre sonra ortaya çıkan Gazze barış süreci, bu eleştirilerin tümünü boşa çıkaran bir gelişme oldu.
Sayın Erdoğan’ın ABD Başkanı Donald Trump ile yaptığı görüşme, sadece iki ülke ilişkilerini değil, Ortadoğu’daki dengeleri de yeniden şekillendiren bir diplomatik hamleydi.
Bu görüşmeden sonra yaşanan gelişmeler, bir tesadüfün değil, yıllardır örülen siyasi stratejinin doğal sonucudur.
Siyasi Dahiye Yakışan Hamle
Bugün Türkiye, mazlum Filistin halkının yanında duran en kararlı ülke konumundadır. Erdoğan liderliğindeki Türkiye, yalnızca sözde değil, eylemde de barışın teminatı haline gelmiştir.
Gazze’ye barış gücü kapsamında asker gönderme kararı, Türkiye’nin uluslararası vicdanı temsil eden misyonunun en açık göstergesidir.
Bu adım, Türkiye’nin artık pasif bir izleyici değil, aktif bir küresel aktör olduğunun tescilidir.
Dünya savaş çığlıklarıyla sarsılırken, Türkiye barışın sesini yükseltmektedir.
Eski Türkiye Yok, Yeni Türkiye Masada Değil – Masayı Kuruyor
Bugün artık “eski Türkiye” geride kaldı.
Yerine, karar veren, yön veren ve gerektiğinde barışı tesis eden bir Türkiye var.
Erdoğan’ın dış politikadaki kararlılığı, ülkemizi sadece bölgesel bir güç olmaktan çıkarıp, küresel denklemde söz sahibi bir ülke haline getirdi.
Artık Türkiye, başkalarının belirlediği bir çizgiyi takip etmiyor; kendi rotasını çiziyor, kendi masasında oyun kuruyor.
Gazze barışı, bu iddianın en somut delilidir.
Tarihe Geçecek Bir Dönüm Noktası
Gazze’de atılan her barış adımı, sadece Filistin halkı için değil, insanlığın vicdanı için de bir umuttur.
Ve bu umut, Türkiye’nin öncülüğünde yeniden yeşermektedir.
Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan’ın önderliğinde atılan bu stratejik adımlar, tarihe yalnızca bir diplomatik başarı olarak değil, insanlık onurunun yeniden dirilişi olarak geçecektir.
Dünya artık şunu biliyor:
Türkiye barışı savunuyor, Başkan Erdoğan barışı inşa ediyor.
Bu bir tesadüf değil, bir siyasi dehanın eseri.