Sadece kaynamış su kullanırsanız ne olur?
MEHMET D. AVŞAR
'Su hayattır' ilkesinde yola çıkarak siz değerli okurlarım için araştırmalar yapıp, uzman fikirleri ışığında derlediğim yazımı sunmak istiyorum;
Su, tüm yaşam süreçlerinde yer alır ve bu nedenle, vücut normal işleyişini sürdürmek için su rezervlerinin önemi çok biyük. Çoğu zaman, modern insan kaynamış suyu sıcak içecekler ve yemeklerin hazırlamasında kullanır. Ancak araştırmalar bize gösteriyorki insan gün boyunca periyodik olarak çiğ, temiz musluk veya kaynak suyu içmeli.
Peki sadece kaynamış su kullanırsanız ne olur?
Dünyada kaynamış suya genellikle "ağır" hatta "ölü" su denmektedir. Balık veya ev bitkileri örnekleri mazeret olarak verilmiştir. Çiçekleri sadece kaynamış suyla sularsanız ölür veya tatlı su balıkların olduğu akvaryuma dökerseniz, birkaç saat sonra öldüklerini görürsünüz.
California Üniversitesi'nden bilim adamları, kaynamış su içmenin insanlara hiçbir faydası olmadığını doğruladı. Örneğin sudaki büyük oksijen molekülleri, diğer mineral ve vitaminleri kendilerine "yapışıp" kana ve vücut hücrelerine hızlı bir şekilde ulaşmalarını sağlama yeteneğine sahiptir. Bu nedenle doktorlar, tüm ilaçları ve besin takviyelerini, meyve suları veya örneğin çay ile değil, yalnızca saf ham suyla içmeyi önermektedir. Ayrıca Amerikalı araştırmacılar da, sıcaklığı yüz dereceye ulaşan suda oksijen bulunmadığını ve bu nedenle moleküllerinin önemli işlevlerini yerine getirmediğini söylüyorlar. Netice itibariyle kaynamanın sudaki zararlı kirleri öldürdüğü gerçeğine gelince, bilim adamları kesinlikle şüphe ediyor. Suyun sıradan bir ev tipi su ısıtıcısında yaklaşık yüz derecelik bir sıcaklığa ulaştığı ve orada kalmaya devam ettiği zaman yirmi saniye sürer en az bir buçuk dakika ve ağır metaller, pestisitler, herbisitler, nitratlar, fenoller ve diğer petrol ürünleri kalıntıları bu süre boyunca hiçbir yere gitmez. Buharlaşmadığını iddia ediyorlar.
Neden suyu kaynatıyorlar?
Suyun kaynatılmasının temel amacı, yüz dereceye yakın sıcaklıklarda ölen zararlı ve patojen mikroorganizmaları yok etiği içindir. Ülkemizde musluktan akan musluk suyu, arıtma tesislerinde klor ile dezenfekte ediliyor ve gerçekten tüm patojenik bakterileri öldürebiliyor. Bununla birlikte, eve su hizmet ömrü on yılı bile geçmeyen, ancak çok daha fazla olan borulardan girer. Arıtma tesisinden ev lavabosuna giderken, hiç yıkanmamış eski boruların duvarlarından suya milyonlarca farklı mikroorganizma katılıyor. Ve musluktan çıkışta bakteri dolu ve klorla doymuş bir sıvı akar.
Su sıcaklığı yüz dereceye ulaştıktan sonra bulaşıcılığı artar ve birçok toksik madde, örneğin sudaki klor, kaynama neticesinde anında buharlaşır. Evet sıcaklığa maruz kalma sert suyu yumuşatır ve bu nedenle çay ve kahveye hoş bir tat katar, kaynamış su kullanmanın en iyi olduğu durum sadece insan vücudundaki su dengesini yenilerse faydalıdır.
2017'de Harvard Üniversitesi'nde yürütülen bir araştırma programında bir grup İngiliz ve Avustralyalı bilim insanı sansasyonel bir keşif yaptı. Avrupa kıtasında ve Kuzey Amerika'da bulunan tüm içme suyunun mikroplastik parçaları içerdiği ortaya çıktı. Bazıları bir milimetreden fazla değildir ve bölgeye bağlı olarak, pek çoğu yoktur, ancak sıradan ev çaydanlıklarında kaynatılırken, içindeki mikroplastik miktarı önemli ölçüde artar. Ve suyun ısı işlemi başka bir yerde, örneğin metal bir kapta gerçekleştirilse bile, ondan toksinler hala kalır. Büyük olasılıkla hormonal bezlerin işleyişinde bozulmalara neden olurlar, optik sinirleri ve cilt durumunu olumsuz etkilerler. Böyle bir kirlilik içeren içme suyunun neden olduğu zararın tam derecesi şu anda sadece araştırmacılar tarafından incelenmektedir.
Ancak laboratuvar düzeyinde, dünya şehirlerimizdeki çoğu su tesisinin filtrelenmiş örneklerinde mikroplastik tespit edildi. Sürekli kaynamış su kullanırsanız, kendinizi yalnızca patojenik bakterilerden korursunuz. Hem işlenmemiş musluk suyunda hem de kaynamış suda karmaşık fenolik-aldehit reçineleri anlamına gelen mikroplastik, insan vücudunda zamanla kalır ve birikir. Çeşitli hastalıklara sebep olur.
Dünyada derin, yeraltı artezyen kaynaklarından muhtemelen bir çok insan kullanma fırsatına sahip değil. Önlem alınmazsa insanlık sadece benzer safsızlıklara sahip kaynamış suyu içmeye ve yaşamaya devam etmeye mahkum kalcaktır.