Türkeş, 1944 Miliyetçilik Olayları'nda Nihal Atsız ve daha birçok kişiyle yargılandı, ceza aldı. Çünkü 1944 konjonktürü Sovyetler’i küstürmemek gerektiği noktasındaydı. Zamanın yönetimine göre, kuzey komşuda Türkler vardı ve büyük yekûn tutuyordu. “Turancılık”, kuzey komşunun “iç işleri”ne karışmak anlamına geliyordu! O dönemde esir Türkler’i savunmak suç sayıldı...
Ancak esir Türkler’in baş savunucusu Türkeş, meğer Soyyetler’in yıkılmasını istemiyormuş. Bu ilginç bilgi, Bilgeoğuz Yayınları’ndan çıkan ve MHP liderinin pek bilinmeyen hayat hikayesinin anlatıldığı Alparslan Türkeş isimli kitapta yer alıyor.
1980 öncesinde Ülkücü Hareket’in önde gelen isimlerinden Oğuzhan Cengiz’in kaleme aldığı kitapta, Türkeş Sovyetler’in dağılmasını istememe sebebini şöyle anlatıyor:
“Dış politikada barış ve anlaşma istiyoruz. En fazla da Sovyetler Birliği ile. Çünkü orada Türkler çok.
… Biz, Kapitalizm, Komünizm hangisi olursa olsun, emperyalizme karşıyız. Biz bir milleti, bir milletin unutturmasına karşıyız. Bir milletin başka bir millet üzerinde egemen olmasını istemiyoruz. Milletlerin birbirini egemenliği altına alması kötü ve ahlaksız bir iş. Biz ona karşıyız. Partimiz, halkların egemenliğini temin etmek için uğraşıyor. Bu niyetimizi Saharov, Soljenitsin ve General Grigorenko da anlamış durumdalar... Pek çok emperyalist devletin yıkıldığı tarihi bir gerçektir. Avusturya-Macaristan, İngiltere, Fransa, İtalya. Bu emperyalist devletler hep dağıldılar. Günümüzde ayakta olan emperyalist devletler ise, Sovyetler Birliği ve Çin. Biz öyle olsa da, Sovyetler’in birliğini muhafaza etmesini istiyoruz.
Sovyetler BirliğI’nin muhafazası birliğin içinde yaşayan halklar için iyidir. Dağılırsa politik ve ekonomik olarak geleceklerinin ne olacağı belli değil. Birçok zorluklara karşı karşıya kalırlar. Sovyetler Birliği dağılırsa Kafkasya’da, Orta Asya’da yaşayan milletler arasında karışıklıklar çıkar. Bizce Sovyetler Birliği başka bir politik yapıyla devam etmeli. O birlikte halkların hürriyeti olmalı. Bütün herkesin eşit haklara sahip olduğu bir birlik olmalı.
Yeniden kurulacak Sovyetler Birliği’nde her cumhuriyet egemen olacak, hem de halklar yükselecekler. Bana göre de Gorbaçov bunu istiyor. Biz Gorbaçov’un “glasnost” ve “perestroyka” politikalarıyla Sovyetler Birliği’nin gelişeceğine inanıyoruz.
Birliğin egemenliği için halklara bütün hakları verilirse, birlik devam eder. Aksi halde birlik dağılır.
BATI KAFKASLAR’DA KARIŞIKLIK ÇIKMASINI İSTEYECEKTİR
Azerbaycan-Ermenistan sorununa da değinen Türkeş, şöyle devam ediyor:
“İnsanların ölümüne hoş bakılmaz. Azerbaycan’la Ermenistan komşu. Onun için bu kan dökülmesini durdurmak lazım. Azeri Türkler’i ile Ermeniler’in dost olarak yaşaması lazım. İyi komşuluk ilişkileri içinde yaşamalarını istiyorum. Ben inanmıyorum Transkafkasyada Ermeni-Azeri çatışmalarının altında başka oyunların olmadığına. Bu olayların görüntüsü altında yatan başka gerçekler var.
Kafkasya, çok milletli bir yer. Orada çatışmalar başlarsa Sovyetler Birliği için onu durdurmak çok zor olur. Avrupa ve Amerika’daki bazı gruplar Ermeni-Azeri çatışmasının olması için Ermenileri kışkırtıyor ve yardım ediyor. Bu olayları Sovyetler Birliği’nin dağılmasını isteyen çevreler kışkırtıyor. Biz tarihten biliyoruz ki, bir millet başka bir milletin toprağını işgal ederek uzun süre muhafaza edememiştir. Kimsenin toprağını kimse zorla alamaz. Bize göre bu karışıklığın sebebi Ermenilerin olmayacak bir şeyi istemeleridir. Ermeniler unutmasınlar ki, 3 taraftan onların komşuları Türk. Türkler’le bir arada yaşayacaklar. O sebeple dostluk sağlamaya çalışmaları lazım.”
OSMANLI'NIN TUTARLI BİR DIŞ TÜRKLER POLİTİKASI YOKTU
Osmanlı’nın dış Türkler politikasına da değinen Türkeş, Osmanlı döneminde tutarlı bir dış Türkler politikası takip edilmediğini anlatıyor.