Ensar Öğüt, Kazakistan El-Farabi Devlet Üniversitesi Uluslararası Ekonomi Bölümü’nü bitirdi. Serbest işadamı olarak çalıştı. Serbest işadamı ne anlama geliyor, bilmiyorum. İşsizliği Önleme Derneği Başkanlığı yaptı. Kars, Ardahan, Iğdır Demokrasi Platformu Başkanlığı görevlerinde bulundu. Kars -Ardahan-Iğdır Vakfı Kurucu Üyesi oldu. 22. 23.ve 24 Dönem Cumhuriyet Halk Partisi Ardahan Milletvekilidir. Türkiye-Kazakistan ve Türkiye-Ukrayna Parlamentolararası Dostluk Grubu üyesidir. Arapça ve İngilizce bilen Öğüt, evli ve 2 çocuk babasıdır.
Saffet Kaya, 23 Ekim 1962’de Ardahan’da doğdu. Sanayici; Kazakistan Almaata Milli Ekonomi Enstitüsü İktisat Bölümü’nü bitirdi. Sanayici olarak çalıştı. İnşaat şirketini kurdu. Kars, Ardahan ve Iğdır İş Adamları Derneği Başkanlığı görevinde bulundu. Bahçelievler Hizmet Vakfı ile Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı’nın Onursal Başkanı. 20, 21, 23. dönem Ardahan Milletvekili. 21. dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı’nda İdare Amiri olarak görev yaptı. Orta düzeyde İngilizce ve Rusça bilen Kaya, evli ve 3 çocuk babasıdır. Bir insanın CV’sinde yabancı dille ilgili ‘orta seviyede biliyor’ ibaresi varsa, o dilleri hiç bilmiyor demektir.
Her iki aday da 3 dönem bilfiil vekillik yapmış kişiler. CV’ler Orhan Atalay’ınki kadar uzun bir liste olmasa da pek fena sayılmaz. Ama asıl dikkat çeken husus, her iki CV’nin de içerik olarak birbirine çok benzediğidir. Öğüt de Kaya da üç dönem vekillik yapmış, çeşitli dernek ve vakıflarda üst düzey görevler yapmıştır. Dernek ve vakıf yöneticiliği, her iki aday için siyasete sıçrama tahtası olmuştur. İkisi de çok ilginçtir, Kazakistan’da yüksek öğrenim görmüştür. Bilenler bilir, bir zamanlar Türkiye’de üniversite sınavını kazanıp herhangi bir fakültede okumak çok zordu. Onların zamanında bugün olduğu gibi her ilçede üniversite yoktu. Dolayısıyla üniversiteyi kazanmak için belli bir başarı çıtasını geçmek gerekiyordu. Başarılı olamayan kişiler, zengin bir aileden geliyorsa yurt dışında okuyordu. Ancak yurt dışındaki seçkin üniversiteler, öyle her babası zengin olanı kabul etmezdi. Zengin olup da başarısızlığın dibinde olan öğrenciler ancak, Kazakistan, Azerbaycan, Kırgızistan gibi gelişmemiş ülkelerde kabul görüyordu. Halen daha rüşvetle her işin çözüldüğü bu ülkelerde okula gitmeden parayla diploma alınabiliyor. Dikkat edilirse her iki adayın CV’sinde üniversite okudukları ülkenin dilleri bulunmuyor. Yoksa Kazakça bir yabancı dil sayılmıyor mu?
Her iki aday da merkez partilerde yer aldı. Konuşmalarına bakıldığında entelektüel derinlikleri zayıf, siyasi terminolojiye uzak insanlardır. Hitabetleri oldukça sığdır ve sınırlı sayıda kelimeyle konuşurlar. İkisi de konuşmalarında halkı pohpohlayan çok sayıda gereksiz sözcüğe yer veren politik karikatürlerdir. Belli bir uzmanlık alanları yoktur. Ülkenin önemli sorunları hakkında basmakalıp fikirlerden öte özgün bir düşünceye sahip değiller. Her ikisi de vekillik dönemleri boyunca aktif hiçbir görevde bulunamamış, bulundukları görevler ise pasif pozisyonlar olup, uygulamada karşılığı olmayan işlerdir. Biri faili meçhullerin tavan yaptığı, iç savaşın doruk noktasına ulaştığı Çiller döneminin bir figürü; diğeri de yine aynı dönemlerde koalisyon ortağı olmuş, Sivas-Madımak gibi siyasi tarihimizin en karanlık olaylarının olduğu dönemde hükümet ortaklığı yapmış, geçmişi katliamlarla anılan bir siyasi gelenekten gelmiştir.
Saffet Kaya’nın Ardahan’daki tek dikili taşı dört katlı bir öğrenci yurdudur. Onun da ne istihdam ne de eğitim anlamında memlekete gözle görünür bir katkısı olmamıştır. Lise dönemime denk gelen bu icraat bildiğim kadarıyla cemaatlerin örgüt yuvası gibi çalışıyordu. Kimin kaldığı belli olmayan gizemli bir görüntüsü vardı. Adeta bir hayalet binayı andırıyordu. Hatta o zamanlar içerisinde öğrenciler mi, yoksa hayaletler mi kalıyor diye düşündüğüm de olmuştur. Zaten daha sonraları bu yurt bir cemaatin dershanesine dönüştü. Aynı şekilde ‘sosyal demokrasi’ iddiası olan bir partinin vekili olan Ensar Öğüt’ün de bu konuda aşağı kalır bir yanı yok. Her vesilede sanki bir zorunlulukmuş gibi dini argümanlara sarılmış, daha da ileri gidip Kılıçdaroğlu’nun peygamber soyundan geldiğine dair tuhaf iddialarda bulunmuştur. Hükümetin Gülen cemaatiyle olan ilişkileri bozulur bozulmaz, fırsattan istifade, Gülen’in seneler önce ölen yakınının taziyesine giderek tarihin en absürt davranışını ortaya koymuştu.
Ardahan yoksul olmasına rağmen Türkiye’nin en ilerici şehirlerindendir, eskiye ait hatalara sahip çıkma kültürü yoktur. Hele ki, bu eskiler artık köhnemiş bir zihniyeti ve başarısızlığı temsil ediyorsa, gözünün yaşına bakmadan tarihin kirli sepetine atacak kadar da temizlik düşkünüdür.
Devrim AVŞAR