Bir adam hiç işlemediği bir suç yüzünde iğdama mahkum edilir. İğdam kararı verildikten sonra jandarmalar onu cezaevi aracına bindirip yola çıkarlar. Ancak adam bir yolunu bulur, jandarmaların ellerinde kaçmayı başarır. Adam kaçarken önüne up uzun bir buğday tarlası çıkar, adam buğday başaklarını ezmemek için tarlanın etrafını dolanır ve peşindeki jandarmalar onu yakalarlar. Jandarmalar sormadan edemezler, kardeşim maden kaçıyordun ,neden tarlanın etrafını dolandın, direk tarlanın ortasında geçerek komşu ülkenin sınırına geçeydin ya? Derler. Adam, ben ömrümde hiç nimet çiğnemedim , ucunda ölümde olsa ben ekmeği çiğneyemem. ‘’der.
Adamı alıp götürürler. İğdam günü gelir çatar, sehpaya çıkartırlar tam ipi boynuna götürecekleri zaman, ayaklarıyla çiğneyemediği o buğday başakları başın üstünde tam tekmil yer alırlar ve ipin başında boğazına geçirilmesine engel olurlar. Bu durum karşısında şaşkınlıkta ne yapacaklarını bilmeyen yetkili kişlerin imdadına olaya şahit olan jandarmalar yetişir. Tanık oldukları olayı bir bir anlatırlar. Yeniden yargılama yoluna gidilir, kapsamlı bir soruşturmadan sonra mahkeme heyeti adamın gerçekten suçsuz olduğu kaanatına varır ve adam berat edilir.
Bu hikayede de anlaşıldığı üzere insanoğlu hak yolunda şaşmamalı, doğru bildiği yoldan asla ayrılmamalıdır. İşte bu gün Başbakanı dimdik ayakta tutan nedenlerin başında da, bu sıfatlara sahip olması gelir. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, icranın başına geçtiğinde önüne Kürt sorunu diye kronikleşmiş bir sorun çıktı. Başbakan Kürtleri ezip geçmek yerine, çözüm sürecini başlatarak bir anlamda da kendi hayatınıda riske atmış oldu. O, çok iyi biliyordu ki bu ülkede yaşayan, Türklerde, Kürtlerde, Lazlarda, Çerkezlerde bu vatanın nimetleridir. Onları ezip geçmek demek, ekmeği ezmek demektir. O hak yolunda ayrılmayıp bedeli ne olursa olsun deyip akan kanı durdurdu. Tabi ki bu durum dışarıdan beslenen içerdeki iş birlikçlerin işine gelmedi, dışarıdan kaynaklanan bu oluşum Başbakanı götürene kadar da durmayacağa benziyor. Ancak unutukları bir şey var Anadolu halkı kadir şinas bir toplumdur. Pire için yorgan yakmaz ama haksızlık karşısında da dünyayı yakar. Sandık dışındaki bir girişim, hem bu ülkeyi, hem de dünyayı felakete sürükler. Bütün dost düşman bunu çok iyi bilmelidir.