Mehmet Avşar;Şiir
Mavi ile Yeşil
Mavi:
Benim adım Mavi,
Sevdiğimin ki Yeşil,
Bir aşk hikayesi bizim ki sene 2001
Onu tanıdığımda anladım,
Oymuş aradığım,
Cennet, yada cehennem farketmez.
Onunla birlikte olmak mesela!
Gülüşümü gülüşüne katım, çıkardım pazara,
Daldı gözlerim, ıraklara, yol çekiyor,
Birini bekler gibi.
Benim adım Mavi, onun ki Yeşil
Sonsuza dek onunla yaşayabilirim bu gezegende,
Yaylada, dağda, köyde, şehirde,
Yada ölebilirim bu senede,
Seneyede.
Farketmez,
Meğer ben onu bekliyormuşum o da beni.
Onunla vakit geçirmeyi seviyorum
Yüzüne dalıp seyretmeyi,
Her şey güzel oluyor.
Çoğunu unutuyorum dertlerimin.
Yeşil;

Kaç yıl sevilebilir ki bir insan,
Hiç usanmadan, bıkmadan,
Sonsuz mavilikte uçmak!
Ben onu sonsuza dek sevdim ,
Onunla yaşlanmayı çok isterdim
Allahım nasıl olur bir insan bir insan için bu kadar sevilir .
Yüzüne günlerce bakabilirim,
Ona bakmak ibadet,
Mabedim o,
İnsan toprak çocuğudur
Susuz , havasız yaşayabilir mi?
Suyum o, nefesim o,
Yazları iki başlı bir çiçek yetişir, biri o, öteki ben.
Kışları kardelenim,Hercai o.
Mehmet Ark Avşar
18/02/2001
Geç anladılar
Helvanın undan ve şekerden yapıldığını
Şeker ve ununda topraktan yetiştiğini.
Geç anladılar
İnsanın toprak ve sudan yaratıldığını.
Toprak ve suyun ise hayatın kendisi olduğunu
Geç anladılar.
Malın, mülkün bir sahibinin olmadığını
Her şeyin bir sahibi olduğunu,
Geç anladılar.
Gerçek sahibe inanır gibi yaptılar, paraya taptılar,
Pınarların ırmaklara,
Irmakların denizlere,
Denizlerin okyanuslara koştuğu bir dünyada
Pınarların başını tutup kimseye su vermediler.
Deprem oldu “fırsat bu fırsat “
Bir tas çorbayı 800 liraya satılar,
Yinede utanmadılar.
Aydan bebeğin sahile vuran bedeninden utanmadılar.
Ukranya ‘yı Rusya’yı birbirine kırdıran üst akıl,
Bu akıldan ve sahibinden hiç utanmadılar.
Dünya yaşanabilir bir yer olabilirdi,
İyiliğin Allah ‘tan, kötülüğün ise iyiliğin yokluğundan olduğunu
Geç anladılar,
Anladılar ama iş işten geçmişti.
Dünya yerindeydi ancak kendileri yoktular.
Mehmet Avşar
15/02/2022
Benden önce ölme baba,
Her gece yatağımda bunun için dua ettim tanrıya.
Babam benden önce ölmesin.
Ne Yaradan dinledi beni nede babam.
Benden önce öldü
Bıraktı bizi bu koca dünyada
Kimse kalbime girmedi babamdan başka
Benden önce ölme dedim öldü
Bunu bana yapabileceğini bilemedim.
MEÇHUL MEKTUP
Akşam bize gel
Şöyle savur saçlarını hatırına eski zamanların,
Orta yerinde bitiver odamın,
Alem yeniden yaratılsın,
Solduğum sen havamın.
Biliyorum yaşıyorsun bir yerinde dünyanın.
Komşu harabelerde davulu, zurnalı halay kurmuş cinler.
Masallar ülkesinde köydeki peri kızı ,
Kimi söyler, kimi dinler.
Yılar sonra da olsa gel, ben yoksa ölmem,
Seni bu güne erteledim,
Gelmesende anlarım,
Söyleyecek sözüm ,
Gösterecek yüzüm yok,
Sözümü vurdular,
Yüzümü aldılar.
Güneşi yüzünde taşıyan kız,
Yoksa ölmem, gelmesen.
Yaşıyorsun biliyorum bir yerinde dünyanın.
Okuyorsun , ağlıyorsun olur olmaz bir yerinde mısraların.
Mehmet Ark Avşar
Geç Kaldın
Bana geç kaldın
Sadece sonsuzluk için değil bu gün içinde,
Ben epeyce yaklaşmışken,
Sen hep çok uzaklardaydın,
Ve duygulardaki giz sonsuzlukta kayboldu.
Kalbini umursamazlıkla dondurdun,
Hayalimde bile dahi kuramıyorum seni
Umutların sıcaklığını ve samimiyetini kaybettim..
Aşk aniden boğuldu ellerinde,
Ruhum incindi, kıyafetsiz ayakta...
Bana geç kaldın,
Ve benim kar üstünde ki ürkek izlerimi süpürdün.
Kendi özgürlüğünü böyle korudun.
Şimdi beni arama
Kibrin gururuyla palazlanmış cahil Sevdam.
Ölü bir başlangıcı canlandırma
Güzel bir aşkı kaybettin!..
Her zaman zehirli çayların suyundan içtin,
Beni anlayamazsın suyumu bulandırma.
Sevdaya dair bana sadece acı verdin...
Gölge etme, güneşimi kapama.
Bana ne istediğini söylemek için geç kaldın.
Eskiden seni severdim..
Dürüst olmak gerekirse..
Bu da içimde dert oldu.
Ve asla bende bir tane daha bulamayacaksın bu da sana ders olsun.
Mehmet Ark Avşar
8 Mart 2023
Kazman vurulur, mezarın kazılmaz,
Toprağa gömdüler, toprak kabul etmez.
Soyun, sopun yok,
Köyün , kökün yok.
Meryem nerede bilecekti
Kendi karanlık dünyasında
Ona ronahi olan Rıfat’ı
Yakıp, yıkıp geçeceğini
Paki şimdi kim düzeltecek
Meryem’in bozulan dünyasını
Rıfat’ın merhametinine karışan aşkını
Alınlarına yazılan yazıyı
Doğduğu gün yazılmışken
Kim düzeltebilir kaderin
Üstündeki kaderi.
Ne Meryem suçluydu,
Ne Rıfat !
Bütün suç aşkta
Gözü kör olası da
Sen kuyu dibindeki Meryem
Gökyüzü kuyu ağzı kadar mı sandın
Sen Rıfat ‘ı kırarak bir daha bastona ihtiyacın kalmayacak mı sandın
Ah! Sen ne yaptın be Meryem!
İki dünya arasında gidip gelmeden
Neyine lazım seçenekler arasında ki bilmecelerin bilinmezliği.
Mehmet Avşar
Senden topladım çiçeklerin en solmazını,
Kafanın içindeki aydınlığı,
Günün perçemiyle buluşturan,
Bahar sabahını,
En çok senden sevdim,
Sende topladım yemişlerin her birini,
Sen çayırda ki kısrak,
Güneşten gelen aşk,
Taze çimen kokusu, hercai menekşe,
Anemon da ki çiğ,
Geldin bize bizden biri.
Onlar Hoçvanlı kızlardı evlilik nedir bilmezdiler,
Hepsi birer günahsız,
Daha oyunlar oynardılar hep aynı bahçede.
Daha ilkokul beş, sabah gelin gidecekti Afyonkarahisar ‘a
Ağlayacaktı, azıcık dokunsan.
Sen nasıl bir diyarsın,
Sen ey! ormansız Hoçvan!
GERÇEK
Ey insan çocuğu
Dünyayayı tatil yeri mi sandın
Ya! gözlerimizde ki giryan,
Hiç mi anlamadın ?
Bu kadar zaman!
Geldik çıplak, gidiyoruz çıplak.
Bilemiyorsun değil mi bir saniye sonra ne olacak?
Gurbetçiyiz bilmiyor musun ?
Toprakta geldik çıplak,
Günü geldiğinde gideceğiz çıplak,
Emanet toprakta kalacak,
Başımız göğe erecek.
Gurbet bitecek ve yuvaya dönüş
Mutluluk o gün asıl başlayacak.
Mehmet Avşar
Gazeteci-Yazar ve Şair
Ve hey yerküreyi cehenneme çevirenler,
Kaç milyon yıl daha burdasınız?
Bütün kavramların en zelili,
Bu insanlık nedir elinizde çektiği?
Ve sen ey kibir;
Lanetlemenin sebebi oldun, yinede utanmaz mısın?
Elindeki ile yetinmeyen sen;
Cenneten kovuldun dersini almaz mısın?
Ya sen ey! Haset;
Kardeş katili oldun yinede utanmaz mısın?
Siz üçünüz, dünün derdi,
Bu günün derdi,
Korkarım ki yarının derdi.
Öyle yıkıcısınız, öyle rezil, öyle derbeder, öyle tüküresi.
Verane etiniz dünya evini.
Size rağmen yaşamak,
Öyle güzel, öyle güzel ki!
Mehmet Doğu Avşar
TEMİZLİKÇİ ARANIYOR
Temizlikçi aranıyor ,
Namuslu temiz elleriyle,
Tüm etrafımdaki pislikleri temizleyecek
Tam gün çalışacak bir temizlikçi aranıyor ,
Fesatları, sahtekarları, iki yüzlü soytarıları , kalleşleri,nankörleri düzenbazları, hokkabazları,temizleyecek karekterlerli bir temizlikçi aranıyor ama işin kolayına kaçma da işinin ehli çalışkan, dürüst.
Yol, yemek masrafı benden.
Çocukluk geçti,
Gençlik geçti,
Yolun sonunda rastlayacağım sana,
Son kahvaltıya oturmadan,
Daha doğurmadı,
Ama doğuracak analar,
Günü geldiğinde seni!
Mehmet Avşar
Alın oynayın
Allı pullu bir top gibi
Yeni bir gün doğuyor çocuklar ,
Ol güzel atlara binin maviliklere
El değmemiş maviliklere sürün.
İnadına bilim, inadına sanat, inadına gülün.
M. Avşar
Helvanın undan ve şekerden yapıldığını
Şeker ve ununda topraktan yetiştiğini.
Geç anladılar
İnsanın toprak ve sudan yaratıldığını.
Toprak ve suyun ise hayatın kendisi olduğunu
Geç anladılar.
Malın, mülkün bir sahibinin olmadığını
Her şeyin bir sahibi olduğunu,
Geç anladılar.
Gerçek sahibe inanır gibi yaptılar,
Bin liralık evi beş bine kiraya verdiler,
Pınarların ırmaklara,
Irmakların denizlere,
Denizlerin okyanuslara koştuğu bir dünyada
Pınarların başını tutup kimseye su vermediler.
Deprem oldu “fırsat bu fırsat “
Bir tas çorbayı 800 liraya satılar,
Yinede utanmadılar.
Aydan bebeğin sahile vuran bedeninden utanmadılar.
Ukranya ‘yı Rusya’yı birbirine kırdıran üst akıl,
Bu akıldan ve sahibinden hiç utanmadılar.
Dünya yaşanabilir bir yer olabilirdi,
İyiliğin Allah ‘tan, kötülüğün ise kendilerinden olduğunu
Geç anladılar,
Anladılar ama iş işten geçmişti.
Dünya yerindeydi ancak kendileri yoktular.
Mehmet Avşar
15/02/2022
Geç Kaldın
Bana geç kaldın
Sadece sonsuzluk için değil bu gün içinde,
Ben epeyce yaklaşmışken,
Sen hep çok uzaklardaydın,
Ve duygulardaki giz sonsuzlukta kayboldu.
Kalbini umursamazlıkla dondurdun,
Hayalimde dahi kuramıyorum seni
Umutların sıcaklığını ve samimiyetini kaybettim..
Aşk aniden boğuldu ellerinde,
Ruhum incindi, kıyafetsiz ayakta...
Bana geç kaldın,
Ve benim kar üstünde ki ürkek izlerimi süpürdün.
Kendi özgürlüğünü böyle korudun.
Şimdi beni arama
Kibrin gururuyla palazlanmış cahil Sevdam.
Ölü bir başlangıcı canlandırma
Güzel bir aşkı kaybettin!..
Her zaman zehirli çayların suyundan içtin,
Beni anlayamazsın suyumu bulandırma.
Sevdaya dair bana sadece acı verdin...
Gölge etme, güneşimi kapama.
Bana ne istediğini söylemek için geç kaldın.
Eskiden seni severdim..
Dürüst olmak gerekirse..
Bu da içimde dert oldu.
Ve asla bende bir tane daha bulamayacaksın bu da sana ders olsun.
Mehmet Avşar
Gazeteci-Yazar ve Şair
İŞİN ASLI
Kötülük diye bir şeyin olmadığını iyilik geldiğinde anladık.
Karanlık yok bunu güneş doğduğunda anladık.
Çirkin insanın olmadığını, şairin ol güzel atlarına binip giden güzel insanların tekrar dönüşünde anladık.
Savaş diye bir şeyin olmadığını barış geldiğinde anladık.
Çorak toprakların olmadığını suyla yeşerdiğinde anladık. Cehennemin olmadığını sevgiyle atan bir kalbin göğüs kafesine çarpışından anladık.
Ölümün olmadığını her yeni bir doğumda anladık.
Velhasılıkelam dostlar istemediğimiz hiçbir şeyin aslında olmadığını istediğimiz her şeyin kıymetini bildiğimizde anlayacağız.
Dünya güzel bir yer ,
İşimiz gücümüz yaşamak olmalı.
Mehmet Avşar(12-6-2023)
75 bin lira milletvekili maaşı alan kişinin devrimci söylemleri benim bir kulağımda girer diğerinde çıkar,
Ne zaman ki temmuz ayında öküz büyüklüğünde sivrisineklerin ısırığında herg yapan babamın terli anlı aklıma gelse orada tüm devrimcilere selama dururum işte.
Mehmet Avşar
Bizim gazete, SABAH ‘tır
Bizim gazeteciliğimiz
Topluma umutur,
Mazluma mendil, zalime yumruk,
Yol gösterir,evdeki anneye ,
Ocakta kaynayan tencere,
Sahipsiz kadına kol- kanat,
Dayakçı kocaya kelepçe,
Yürümeyene ayak,
Görmeyene göz,
İşitmeyene kulak,
Dilsize dil.
Yetimin başını okşayan eldir,
Nakış nakış işlemeli mendil, Emekçilerin alnında boncuk boncuk terdir,
Şafakla gelen güzel bir haberdir.
Bizim gazetemizin ismi SABAH ‘tır
Her kahvaltı masasının baş köşesinde,
Bir fincan kahve ile keyifle okunandır.
Halkının yanında,
Başkan Erdoğan ‘ın yolunda sevdalı baştır
Türkiye’nin amiral gemisidir
Dünyada namdır.
Güneşe yar, adı SABAH ‘tır.
Mehmet Avşar (15/06/2023)
Ne zaman seni görsem
Yüreğim temizlenir,
Kar suyu olurum.
Avucuma dolar yağmur suyu,
Bir bahar sabahında pencereme konar serçeler.
Ne zaman seni görsem,
Elim ayağıma dolanır,
Yaramaz bir çocuk olurum,
Fır dolanırım bahçende,
Ne zaman seni görsem,
Gamzelerinde çıkan bir kuş kalbime konar.
Sesinin merhabasında leylekler yuva yapar.
Ne zaman seni görsem,
Unuturum tüm dertleri,
Yeni bir dünya kurulur,
İçinde yalnız sen ve ben oluruz
Mehmet Avşar (17/7/2023)
DEDEMİN NASİHATI
Ne zaman dinlesem kanatlarından bulurum kendimi. Stranların!
Başlar zamanda yolculuk,
Başında bulurum eski bir radyonun
Vede ,
Dizinde kendimi dedemin.
Dedem;
“Gülmeyi ve ağlamayı bırakma çocuğum,
Gülümse;
Şöyle avuç dolusu
Gülümse çocuklar gibi güzelleşsin yüreğin,
Gülümse;
Toplansın gözbebeklerinden tüm çiçekleri dünyanın.
Ağla;
Kara gözlerinde gök gürlesin,
Yağsın göz yaşların yağmur gibi sağnak sağnak,
Yağsın ki,
Yeşersin içindeki çorak topraklar.
Mehmet Ark Avşar
Babalar bilirim
Daha henüz çocuk iken baba olan
Daha henüz çocuk iken ölen babalar bilirim.
DEMEM O Kİ
Güzelliğini tarif edemem el değmemiş kızıl yonca,
Benim can yoldaşım,
Ömrümün her deminde
Yolumun üstündeki su,
Senden bana gelen sadağının
bitmez tükenmez ışığında,
Yaşamak güzel şey çünkü dünyada sen varsın.
Sen bana iyi geliyorsun,
Dünyaya bir daha gelsem,
Geri giderim sen yoksan!
Sen varsan kalırım.
Ve yine bir gün göçüp gidersem ,
Bilesin ki sen benden evvel ölmüşsün.
Demeki kalmamış o eski seda,
Kayalıktan kayalığa ayna tutan kızlar ,
Hatırladıkça içim sızlar,
Nerede nasıl kimseler bilmez kayboldular,
Elim eline değmez,
Artık sadece varlığın bana yetmez,
Aynanın yerini cep telefonları aldı,
Senin yerini buzdan kızlar.
Daha da bir şey söylemem,
Bedeninden daha da uzunsa gölgen,
Bilesin ki akşam oluyor,
Boşunadır sevinmen,
Gel kapımı çal,
Yeni bir sabah geliyor buluşmak ümidiyle, şimdilik hoşçakal!
M. Ark Avşar
21/08/2023
MERHAMET
Kendini savunamayanları savunduk,
Onlar için savaştık, onlar için öldük.
Bizim bu dünyadaki bütün derdimiz kimsenin saçına ak olmamaktı,
Bütün istediğimiz:
Mütevazi bir hayat,
İstemedik hiç bir şey hiç kimseden,yarin yanağından gayrı,
Ve elinde bir tas su ,
Bir parça ekmek olsada bayat.
Ve kimsenin kalbinde yara, gönlünde yük olmamaktı tüm dileğimiz.
Yaşarken kimsenin dilinde ah olmadık.
Ki benim hayatımda bütün derdim;
kimsenin gözünde yaş, yazında kış olmamak oldu.
Ve son olarak yine öyle olacak,
Sevenlerime sözüm olsun hani yaşarsak.
Mehmet Ark Avşar
22/08/2023
Halim hal değil
Gölgenin uzunluğuna sevinme, gün bitiyor,
Zifiri karanlığa üzülme, gün başlıyor,
Düşer aklıma günde bir kere,
Oda yirmi dört saatimi alır,
Neyleyeyim ki almış ilk tohumu,
Bir başkasında, öte ki yarım.
Esmer yüzüm neden böyle kıpkırmızı,
Bir derde düştüm ki halim hak değil ,
Bir dilbere aşık oldum, bilmem kimin kızı,
Saçları saman sarısı, gözleri mavi.
Desem ki seviyorum seni, öteki yarım?
Delice sevdam, Arslan yârim, Arslan,
Desem ki, sol yanım yaralı, sağ tarafıma yaslan,
İKİ DÜNYA ARASINDA
İki dünya arasında gidip geliyorum,
İki dünyada bana yabancı
Bir ayağım şarkta bir ayağım garpta,
Sabah kahvaltısını İsmailoğlu Çiftliğinde yapıyorum Ardahan ‘da,
Öğle yemeğimi 18. katında bir plazanın ,
Akşam kahvesi İlter ‘in yerinde Balat’da
Sonra yine süzülüyorum gökyüzünde bir kutu içinde ,
Bir dünyadan bir iç dünyaya,
Ölüm beni yakalayacak sonunda elbet,
Ama bilmiyorum hangi dünyada?
İKİ TEPE ARASINDAKİ GÖKYÜZÜ
Bir gökyüzü var orada
İki tepe arasında,
İçinde yar yüzü var,
Sen göremezsin, ben görüyorum,
Dalından koparılmış taze bir ayva gibi duruyor,
Sen göremezsin
Ben görüyorum,
söyleyeceğim ona ama söyleyemiyorum,
Zira vakit bir hayli geç oldu,
Yinede;
Ölüp ölüp diriliyorum,
İki tepe arasında gidip geliyorum.
Mehmet Ark Avşar
Mucize
Ben ve sen buluşuruz bir cümlede,
Bir şiirin son mısrasında,
Daha henüz söylenmedi o, cümle,
Daha şair yazmadı son mısrayı,
Daha da söylenmez biliyorum,
Sen topraktan yeni çıktın,
Benim ise hasadım yakın.
Ama bekle beni,
Ben tohum olup toprağa yeniden dalacağım,
Beraber filizleneceğiz,
Yaralarımızı bir daha gizlemeyeceğiz.
Ne o pislikler bir daha olacak hayatımda,
Ne de hasret ve nede başımda ki dert,
Sen yılkı atların kanatlarında ki serin rüzgar,
Sen ayın ondördünde ki güzel,
Ne ara çarptın böyle yüzüme,
Ne ara aldın beni benden,
Ne ara böyle güzelik düşmemişti bahçeme,
Hoş geldin, hoş geldin haneme,
Sen ey! Dağ yamacında ki Anemon
DOST
İyi bir dost olmazsan, iyi bir eş olamazsın,
İyi bir dost olmazsan, iyi bir kardaş de olamazsın,
İyi bir dost olmazsan, iyi bir baba da olamazsın,
İyi bir dost olmazsan, iyi bir evlat da olamazsın,
Sen iyi bir dost olmazsan, iyi bir dünya olmaz,
Bilmezsin belki ama dünyayı ‘sevgi ‘kurtaracak.
Mehmet Ark Avşar
Seninle
Seninle varım gitmeye her yere
Cehennemin dibine,
Aya, mars, Jüpiter’e
Seninle dalarım ben ölüme.
Senin olduğun her yer cennet,
Cehennem bile,
Mümkündür yaşamak seninle
Hayatın tüm girdaplarını,
Seninle yaşarım ben arkadaş,
Dağ, tepe, ova farketmez,
Aşarım ben
Sen gelmemi iste,
BİR ŞANSIM OLSA
İzin ver, bir şansım olsun,
İzin ver elini öpeyim,
Bakma öyle, kurban olayım,
İzin ver, kulun, kölen olayım,
Altın leğende yıkayayım ayakcıklarını,
Sen söyle ben yapayım,
Sende çaldığım hayatı
İzin ver, geri vereyim.
Yüzüm yok, yüzüne bakmaya,
Bana yüz ver,
Saçlarınla boğma,
Gözlerinle öldürme beni,
Gülerken, felaketim olmasın dudakların,
Pişmanlığımla cezalandırma beni.
İzin ver elin tutayım,
Uzak yoldan geldim,
Elinden bir tas su içeyim,
Kapına geldim, kurban olayım,
İzin ver, bir şans dileyeyim,
İzin ver can evinden içeri gireyim.
Hayat banada adil davranmadı,
İzin ver anlatayım!
Mehmet Ark Avşar
Dünyadaki karanlık
Karanlıkta kalkarlar ,
Karanlıkta işe giderler,
Karanlıkta eve dönerler,
Karanlığı yorgan ederler,
Karanlıkta bembeyaz bir yüz,
Gözlerinde güneşi gizlemiş,
Yüreğimin dinmeyen sancısı,
Karanlıkta , kalbimin altın bacısı.
Karanlıkta çıkanda sapsarı iskelet,
Karanlıkta utanır ayın ondördü,
Yazgına işlemiş karanlık,
Emekçi güzel insanların,
Doyabilirse ailenin onüçü, dünyanın
Karanlık gider, aydınlık olur memleket.
Ama kabusunuz olacak savaşın çocukları,
Doğrulacak günün birinde küçük bedenleri
Toprağın sırtına geçirip parmaklarını
Kovalayacak sizi bahçelerinde Kutsamış çubuklarla, Filistinli çocuklar
Mehmet Avşar
SOĞUMUŞ YÜREK
Soğumuş bir yüreğin içine ateş düşürdüm,
Oturdum başında, bir sigara yaktım,
İstedim ateş güneşe, “evrilsin “
Mevsim değişsin, Akdeniz olsun
Soğumuş bir yüreğe ateş düşürsen ne olur,
Oturup başında, bir sigara yaksan ne olur,
İstesende ateş güneşe, evrilir mi?
Mevsim değişir Akdeniz olur mu?
Yürek soğuğunu güneş ısıtır mı?
Nefesi bahar kokan kadın!
M. A. Avşar
(01/01/2024)
Çeto
Almış yağlı kuyruğu eline Çeto,
Seneler senelerden beri,
Hem o yanda, hem bu yanda,
Bir gram vergi vermez,
Memleketi kurtarır, akşam rakı sofrasında,
Sabah mangalda kül bırakmaz ehli sünneten biri,
Ona sorarsan Çeto CHP’li
Sırına eremedim kendimi bildim bileli,
Esnafın, zanaatların başında ki belali,
İktidar kimse fırıldak Çeto orali.
M. Ark Avşar
(01/01/2024)
Baba
Geçmişe gitsem;
Biri kapıyı çalsa kim o ?desem
“Ben geldim “ dese, babam,
Önce sesine sarılırım herhalde,
Sonra kendisine!
Bakarak Zeytin karası gözlerine
Sonra;
Siyah saçlarının her bir teline,
Ayrı ayrı bakarım herhalde,
Sonra;
Oturup onun destanını yazsam,
Ve hoşgeldin babam,
Geldin ;
Artık nefes alıyorum.
Mehmet Ark Avşar
(12/01/2024)
Korkunç cehalet
Sen kupkuru bir cahilsin bayım,
Hiç meyve vermeyen Kara ağaç gibi,
Sen insanlığın başına belasın bayım,
Senin iş… diğin topraklara ot yetişmez oldu,
Doğduğun köye yağmur yağmadı bir daha!
Bir daha doğurmak istemedi analar senin gibi çocuk!
Ana rahmine düştüğün güne lanet olsun,
Sen dağın karanlık tarafı orası hep kardı,
Senin ayaklarını taşıyan yolları dikenler sardı,
Allah belasını versin sana selam verenin,
Ucunda çıban çıksın o dilerin,
Senin suçun yok, suç seni adamdan sayanın,
Dükkanı başına yıkılsın sana kefen dikenin,
Ocağı yıkılsın namazını kılan imamın,
Sapı kırılsın mezarına toprak döken küreğin,
Kırılsın tabutuna çivi çakan elleri ustanın,
Ana rahmine düştüğün güne lanet olsun,
Bu cahili çöpe atın kardeşim, mezarı, mezarımdan uzak olsun.
M. Ark Avşar
Karanlıkta kalkarlar ,
Karanlıkta işe giderler,
Karanlıkta eve dönerler,
Karanlığı yorgan ederler,
Karanlıkta bembeyaz bir yüz,
Gözlerinde güneşi gizlemiş,
Karanlık, alın yazısı
Karanlıkta kayboldu, kalbimin altın bacısı.
Karanlıkta çıktı geldi sapsarı iskelet gibi,
Karanlığa tükürdü ayın ondördü,
Yazgına işlemiş karanlık,
Emekçi güzel insanların,
Doyabilirse ailenin onüçü, dünyanın
Karanlık gider, aydınlık olur ,
Rahat eder, bacım alyazmalım.
Mehmet Avşar
HOÇVAN
Gözümün bebeği ilim,
Kelimelerin cenderesinde,
Yarım kalmış türküm.
Yayla dumanı altında ne güzel görünürsün!
Söz olsaydım sofrasında,
Eski zaman bilginlerin,
Seni anlatsam,
Bilim ile sanat ile, felsefe ile ,tarih ile,
Elimde tebeşir,
Kara tahtanın başında,
Sonra diyebilsem,
Boğazımda kelimeler düğümlenmeden,
Ne çok sevdiğimi haykırsam,
Sağ yanım yaralı,
Gel sol yanıma yaslan,
Ayaklarımı taşıyan yollarına kurban,
Memleketim HOÇVAN!
M. Ark Avşar
Aramızda dağlar, olsaydı aşardım,
Kızıl denizi , okyanusları geçerdim
Seni alır kaçardım, bulurdum,
Dünyada olsaydın.
Allah’a ayan, bana karanlık,
Nerdesin? Ne yapıyorsun?
Kimseler bilmez.
DOST
İyi bir dost olmazsan, iyi bir eş olamazsın,
İyi bir dost olmazsan, iyi bir kardaş de olamazsın,
İyi bir dost olmazsan, iyi bir baba da olamazsın,
İyi bir dost olmazsan, iyi bir evlat da olamazsın,
Sen iyi bir dost olmazsan, iyi bir dünya da olmaz,
Dünyayı senin iyiliğin kurtaracak
Mehmet Ark Avşar
Seninle
Seninle varım gitmeye her yere
Cehennemin dibine,
Aya, mars, Jüpiter’e
Seninle dalarım ben ölüme.
Senin olduğun her yer cennet,
Cehennem bile,
Mümkündür yaşamak seninle
Hayatın tüm girdaplarını,
Seninle yaşarım ben arkadaş,
Dağ, tepe, ova farketmez,
Aşarım ben
Sen gelmemi iste,
BİR ŞANSIM OLSA
İzin ver, bir şansım olsun,
İzin ver elini öpeyim,
Bakma öyle, kurban olayım,
İzin ver, kulun, kölen olayım,
Altın leğende yıkayayım ayakcıklarını,
Sen söyle ben yapayım,
Sende çaldığım hayatı
İzin ver, geri vereyim.
Yüzüm yok, yüzüne bakmaya,
Bana yüz ver,
Saçlarınla boğma,
Gözlerinle öldürme beni,
Gülerken, felaketim olmasın dudakların,
Pişmanlığımla cezalandırma beni.
İzin ver elin tutayım,
Uzak yoldan geldim,
Elinden bir tas su içeyim,
Kapına geldim, kurban olayım,
İzin ver, bir şans dileyeyim,
İzin ver can evinden içeri gireyim.
Hayat banada adil davranmadı,
İzin ver anlatayım!
Mehmet Ark Avşar
Ben
Yürüdüm senden içeri,
Güldü göz bebeklerin,
Yüzüne bir güzelik ,
Saçlarına ışıltı geldi,
Yanağındaki gamze,
Yüzünde ki benim,
Sen her güldüğünde,
Sanırlarki gamze senin.
Beni çekip alsalar sende,
Geriye;
Evleri yaylaya çıkmış bir köy kalır, ısız,
Feri sönmüş gözler,
Buruşuk bir yüz ,
Ak düşmüş saç kalır,
Birde, kolu- kanadı kırık bir kız.
Görüyorsun ya sevdiğim,
Ne kadar muktedirim, sende,
Ama istiyorsan yinede sen bilirsin,
Ama istiyorsan bir kalemde sil,
Yinede yabana atma
Kıymetimi bil.
Mehmet Ark Avşar
(22/10/2023)
İlk ekmek ile tanıştım
Ekmekle doydu karnım
Yanık ekmek yesen zengin olursun “ dediler,
Yedim ama zengin olmadım.
Ekmek üzerine yemin ettirildim
Yalan söylemedim hiçbir seferinde,
Lakin çarpıldım bir güzele,
Eğilip aldım yerden ekmeği,
Önce öptüm, sonra götürdüm başıma ,
Nimetendi ekmek, nimetten,
İlk insandan son insana ,
Hep geçerli akçe ekmek,
kavgasıydı
Et ve ot yüzündeydi yapılan bütün savaşlar.
Mucize
Ben ve sen buluşuruz bir cümlede,
Bir şiirin son mısrasında,
Daha henüz söylenmedi o, cümle,
Daha şair yazmadı son mısrayı,
Daha da söylenmez biliyorum,
Sen topraktan yeni çıktın,
Benim ise hasadım yakın.
Ama bekle beni,
Ben tohum olup toprağa yeniden dalacağım,
Beraber filizleneceğiz,
Yaralarımızı bir daha gizlemeyeceğiz.
Ne o pislikler bir daha olacak hayatımda,
Ne de hasret ve nede başımda ki dert,
Sen yılkı atların kanatlarında ki serin rüzgar,
Sen ayın ondördünde ki güzel,
Ne ara çarptın böyle yüzüme,
Ne ara aldın beni benden,
Ne ara böyle güzelik düşmemişti bahçeme,
Hoş geldin, hoş geldin haneme,
Sen ey! Dağ yamacında ki Anemon!
İKİ DÜNYA ARASINDA
İki dünya arasında gidip geliyorum,
İki dünyada bana yabancı
Bir ayağım şarkta bir ayağım garpta,
Sabah kahvaltısını İsmailoğlu Çiftliğinde yapıyorum Ardahan ‘da,
Öğle yemeğimi 18. katında bir plazanın ,
Akşam kahvesi İlter ‘in yerinde Balat’da
Sonra yine süzülüyorum gökyüzünde bir kutu içinde ,
Bir dünyadan bir iç dünyaya,
Ölüm beni yakalayacak sonunda elbet,
Ama bilmiyorum hangi dünyada?
BİZİM ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ
Kısır’ın tepesindeyim,
Bıraksalar atlayacağım,
Karşımdaki Haliç koyu değil Sanki,Murkan yaylası,
Bıraksalar gideceğim.
Özgürlüğü ilk, doğup büyüdüğüm, memlekete tanıdım,
Öğrenilmiş çaresizlikte çıkmıştık,
Gün doğumuna,
Uçsuz bucaksız topraklarda dolaşan yılkı atları anlatırdı
Bu masalı bize,
Düşerdik arkalarına yalınayak.
Bu yüzden alışık değiliz kapalı ortamlara.
Kafeslere sığdırmaz kimse bizi, Kanatlarımızı kanatır çıkarız yinede,
O yüzden büyük düşkünüz özgürlüğe,
Mehmet Avşar
Tutsaklığa gelmeyiz,
Karasabanla sürerdik toprakların en bereketlisini,
En mavisinin gökyüzünün,
Kuşluk vakti oldumu, bağlasan durmazdık ,
Yemyeşil dağlar, ovalar, yaylalar bizi bekler,
Taze sağılmış koyun sütü vede buğday ekmeği,
(09/09/2023)
NEREDESİN?
Yaylada sen vardın,
Bende de batmayan bir güneş,
Sana çocukça sorular sorardım,
Cevabın bana tutuğun aynada alırdım,
Senin Koçer akrabalar beni nerede görse döverdi.
Ama ben yine de vazgeçmezdim.
Sonra çok büyük şehirlere kanat açtım,
Çok büyük insanlarla tanıştım,
Çok büyük otellerinde yattım dünyanın,
Ama sen yoktun, Koçer çadırıda,
Oysa ben kendimi orada unutmuşum,
Bu yüzden hem seni hem kendimi çok aradım.
Ve sonra soğuk sularına hasret kaldığım memleketimin pınarlarında ay yüzünü hatırladım ,
Hem seni buldum, hem de kendimi! Neredesin?
Bizim bu dünyadaki bütün derdimiz kimsenin saçına ak olmamaktı,
Bir turam mutluluk alıp gidecektik,
Mütevazi bir hayat, yarin elinden bir tas su içmekti,
Ve kimsenin kalbinde yara olmamak için çabaladık
Birde bütün derdimiz kimsenin gönlüne yük olmamaktı
Yaşarken kimsenin dilinde ah olmadık
Ki benim hayatımda bütün derdim;
kimsenin gözünde yaş, yazında kış olmamaktı.
Ve son olarak söz veriyorum;
Yaşarsam bir kaç yıl daha yine de öyle olacaktır.
Mehmet Ark Avşar
Ne zaman seni görsem
Yüreğim temizlenir,
Kar suyu olurum.
Avucuma dolar yağmur suyu,
Bir bahar sabahında pencereme konar serçeler.
Ne zaman seni görsem,
Elim ayağıma dolanır,
Yaramaz bir çocuk olurum,
Fır dolanırım bahçende,
Ne zaman seni görsem,
Gamzelerinde çıkan bir pınar yüreğime akar,
Saçların kuş sürüsü gelir kalbime konar.
Sesinin merhabasında leylekler yuva yapar.
Ne zaman seni görsem,
Unuturum tüm dertleri,
Yeni bir dünya kurulur.
Mehmet Avşar
Geçmişe bıraktım kendimi
Geri çekilemez haldeyim,
Seslerin, gülümsemelerin, bakışların
Ya ellerin nerede elerin,
Sizin oraya bilet var mı?
Son trende kalktı mı?
eski zamanın birinde
Ve çığlık çığlığa koptum geliyorum.
Yanımda olmayanı geri getirmek için.
Dünyada gidiyor. Sevilenlerimin her bir
Ve evleri, sokakları, meydanları bırakarak ardında,
Hiç yaşanmamış gibi, hiç oturmamış sanki şu kayanın dibinde hiç dedikodu yapmamış gibi,
Göremiyorum bir zaman oradakileri
Ve diğer iç mekanlar şimdi nerede...
Ve niyetlendim güneşli çocukluğuma,
Usta bilet var mı? eski zamana.
Şu anda ne desen vermeye hazırım.
Yolculuğumun bittiği yerde
Geçmişte yitirdiğim kapıyı bulmak için.
Mutluluk tükeniyor.
Ya son demde unutursam seni
Ruhunun sıcaklığını ve ellerin dokunuşunu.
Her şeye yeniden başlamak için
Toplasam avuç dolusu mutluluğu
gözyaşlarına boğulmak istiyorum,
Geçmişimde,
Sadece bir dakikalığına...
Ben delisiyim özgürlüğün ,
Sizin olsun koltuk ve şöhret,
Bana yeter,
Şu çayırın yeşilindeki renk
Pınarın dibindeki çiçek ,
Yarin selamını getiren dost.
Varsın ne çıkar gizlesin puştları
Altında kurtlanmış, küflü post.
Yeterki ona bir şey olmasın.
Beni çoktan öldü sanmasın.
M. Ark Avşar
Yeryüzü gazetecisiyim,
Şöyle bir uzansın altıma sesiz
Bir güzelin kalbindeki bahçesiyim.
Delisiyim özgürlüğün
Gönder ufak ufak gelsin,
Doğu Güneşi çekip gittiğinde
Bende giderim onunla tek kişilik
Yüzüm bu rezil dünyaya değil,
Doğu Güneşine dönük.
Mehmet Ark Avşar
www.dogugunesi.com
Şimdi bana git diyorsun,
Gidiyorum,
‘Gülüşün ve gözlerin kalsın ‘ diyorsun ,
Kalır mı?
Onlarda geliyor.
‘Giderken benide götür ‘ diyor, gözlerin,
Yer kalmadı canım,
Son koltukta satın alındı.

Şimdi bana git diyorsun,
Gidiyorum,
‘Gülüşün ve gözlerin kalsın ‘ diyorsun ,
Kalır mı?
Onlarda geliyor.
‘Giderken benide götür ‘ diyor, gözlerin,
Yer kalmadı canım,
Son koltukta çoktan alındı.
Altın suyu ile yıkanmış sesin
M. Ark Avşar
BEN ÖYLE Mİ DEDİM
Gamzelerinde pınar suyu akmaz mı dedim,
Kaşların hilal değil midir mi dedim,
Saçların kuş sürüsü,
Peşinde atlarsam düşmez miyim mi dedim,
Dudakların kınalı bir çift Maral,
Dokunmaya kıyarım mı? dedim,
Sensizliği ben yaşamak mı saydım,
Öyleyse bu dar vakitlerde bana kinin nedir?
Dünya senin evin mi dedim,
Sende benim gibi misafirsin bilmez miyim.,
Sen öleceksin, ben öleceğim,
Duymaya hasret kaldığım,
Altun suyunda yıkanmış sesini bir daha duymayacağım,
Sen toprağa karışıp giderken , bende karışacağım,
İki başlı bir çiçek yetişecek belki biri sensin, diğeri ben.
M. Ark Avşar
İstanbul ‘u dinliyorum gözlerim kapalı,
Öyle Orhan Veli gibi de değil,
Kendim gibi dinliyorum,
Gözlerim kapalı,
Bir balıkçı lokantasındayım,
Bizim köylülerin Galata’da ki,
Haliç’i seyrediyorum,
Gözlerim kapalı,
Kemal abiye uzattım imzaladığım kitabımı,
Hani o meşhur,
‘Hoçvan’ın Yitik Kızları ‘
Onları dinliyorum gözlerim kapalı.
Mehmet Avşar
Eğilipte giyinemiyorsa parmaklarını geçirip ayakkabılarını,
Yardım diliyorsa,
Yarım metrelik çekecekten,
Çekeceğin var senin bu evlattan
Ne sana,
Ne vatana hayır gelir bu çocuktan,
Gir çık cenaze senin evinde,
Yıllarca yalvarmış adam, yaradana,
“Bana bir evlat ver,
Verirsen eğer,
Kurban keseceğim bir öküz,”
Allah vermiş adama bir evlat,
Adam ismini koymuş Cevat ,
Düğün kurmuş adam, harmanın orta yerinde,
Yere sermiş boyunduruk altındaki öküzü,
Büyütü Cevat ‘ı etmedi bir dediğini iki.
Adamın çekeceği varmış meğer elinde Cevat’ın,
Gelmiş gitmiş dövmüş babasını
İllâllah demiş adam,
“Allah’ım yalvarıyorum sana al Cevat’ını ver öküzümü”
Ne diyelim işte kısadan hise,
Anlayana çok işte,
Anlamayana hendekte deve!
M. Ark Avşar
BABA KOKUSU
Özlediğim bir koku var,
‘Baba kokusu’
Tamamı tamamına kırk yıl oldu,
Unutmadığım biri var,
Elini öpmeyeli, boynuna sarılmayalı
Sesini duymayalı,
Tamamı tamamına kırk yıl!
Ne anne kokusuna benzer,
Ne kardaş, ne evlat, ne yar,
Özlüyorum kokusunu babamın,
Onsuzlukta olmadım bir an bile bahtiyar.
Bilmem gelir mi günün birinde?
Kokusu bir rüzgarın içinde
Gelir mi? Eski günlerde ki gibi
Gelir mi? Ben ölmeden,
Tarlada, yaylada, ekinde, biçinde,
Gelir mi? ol yakışıklı babam yine kan ter içinde!
M. Ark Avşar
İYİ Kİ
İyi ki gelmişim dünyaya,
İyi ki dünyada sen varsın
İyi ki tanımışım seni,
İyi ki senden önce gidiyorum,
Ya gelmeseydim, ya tanımasaydım.
Ya aşık olmasaydım,
Ne anlamı vardı yaşamın,
Ne anlamı vardı geri dönmenin, Ne anlamı vardı ölmenin.
Kim bilir belki sende severdin beni,
Böyle zamansız ,
Böyle hayırsız karşılaşmalarımız olmasaydı,
Kim bilir ,
Seninle çocuklarımız bile olurdu ,
Şöyle boy, boy,,
Benim akıp geldiğim dağ,
Senin kopup geldiğin uzaklar,
Birbirine bu kadar uzak olmasaydı.
Ben sana ulaşmak için ne dağlar aştım,
Ne çok yürüdüm yolu,
Yine alamadım bir arpa boyu ,
Hep kendimi suçladım,
Hep hayat boyu
Kendime mi yanayım, sana mı?
Kuş misali gençliğime mi?
Kendi elimle ateşe attığıma mı?
Bilmiyorum neye yanayım?
Ne kadarda yabancı ,
Şu alaca karanlık,
Şu dünya, ne kadar yalancı,
Buluştuğumuz şu kavşak.
M. Ark Avşar
Hoçvan ‘ın Yitik Kızları
Süt kokan bedenlerinden tanırım,
Yaşları gelsede seksene,
Öğrenilmiş çaresizlikten
Kırk yaş büyümüş hallerinde,
İhaneti görmüş gözlerinden tanırım ,
Onlar Hoçvan’ın Yitik kızları,
Hala duruyor öylece onlarda,
Ürkek güvercin bakışlar,
Kısık seslerin renginden tanırım,
Ve kaşları hala çatık ,
Nereden görsem tanırım,
Ayşe’dir, Fatma ‘dır, Berfin’dir yada Saltanat,
Gittikleri diyar uzak,
Kayseri, Manisa yada Yozgat,
Dengi değildi hiçbiri, vardıkları koca,
Satıldıkları gün ve daha sonra,
Yaşları on, on iki,
Dokunsan ağlayacaktılar,
Biliyorlardı gidecekleri yeri,
Neşesini bulamadı bu topraklar bir daha!
Oyun oynadıkları bahçe,
Yürüdükleri bozkır bir daha yeşermedi,
Soğuk duvarları gelir her gece rüyalarına baba ocağının,
Ve geliyor üstlerine, üstlerine,
Başlık parasıyla alınmış davar,
Bir çoğu dönmek istiyor,
Bir çoğunun takati yok,
Dönüpte bulamamak da var.
Hatice,aklını yitirmiş,
Ayaklarından zincirlenmiş.
Köpek kulübesinde,
Verirken son nefesini,
Yatırmış uzaklara zeytin karası gözlerini,
Ve mırıldanarak “Baba, baba”
M. Ark Avşar
Seninle kavga ederken
Duygularımın çoğu öldü
Yeniden yaratılabilirsem
Saklanırım sen geçerken
Mehmet Ark Avşar
Boşuna dolanma evimin etrafında
Ben uzaklardayım
Elimde tırpan, umut biçiyorum,
Gittim gelirim diye
Hiç düşünmedim, ölürüm diye,
Gurbet her akşam beliriverir gri renginde
Canım ben yokum,
Boşuna dolanma etrafında evimin ,
Ben muhacirim, ben garibim,
Ben sevdanı, hiç tanımadığım bir kuşun kanadına yükledim,
Ve daha sonra;
Rüyamda lale, nergis bahçesindeyim,
Bahar gelmiş memleketimdeyim.
FELAKETİM OLURSUN
Korkarım rüzgar ters eser
Dökülür iki yana zülüflerin
İşte o an kıyamet kopar
Alem olur zülfü zeber.
Korkarım, kuş sürüsü olur ,
Üstünde süzülür, surların,
Tutamam kendimi, peşinde
Felaketim olur saçların.
Korkarım, yıldız olur, geceden
Akar birer birer göğüme,
Tutamam kendimi bakarım
Felaketim olur gözlerin.
Korkarım bir gülüşünle
Binlerce lamba yanar
Ay utanır, gizlenir,
Tutamam kendimi dokunurum
Felaketim olur yüzün.
Korkarım ışığa pervane kelebekler gibi,
Bir günlük uzun ömrün,
Tutamam kendimi öperim,
Felaketim olur dudakların.
Korkarım bir çift kınalı kuzu
Oynaşır durur bahçemde,
Tutamam kendimi tutarım,
Felaketim olur ellerin.
Teşekkür ederim güllü hacer,
Her gülün bir dikeni var,
Yiğitlik bu topraklarda gitti
Benimde dilimde tüy bitti.
SADECE SEVİYORUM
Gözlerim sana sulanıyor,
Sarkıntılık mı yapıyorum?
Neden sonra utanıyorum
Ya sevmiyorsa! diyorum .
Niye utanıyorum ki,
Bankamı hortumladım?
Doğmamış bebeğin hakkına mı girdim ?
Yalan mı söyledim ?
İftira mı attım ?
İki yüzlülük mü yaptım ?
Yoksa sahtekarlık mı?
Efendi gibi seviyorum, sevgilimi,
Sevgim gözyaşlarıma karışıyor
Irmak oluyor, akıyor dudaklarımdan genzime,
Kelimeler düğümleniyor
Kabahat mi işliyorum ?
Ne ara bıraktın ruhumda iz
Nedir bu bende ki giz?
Seni her gördüğümde ,
gözlerim sulanıyor sana
Artık rüzgarda sensin, baranda
Ya es kır dalarımı kenderkev ,ya yağmur ol sev.
Yine gel
İnci dişler dökülecek
Saçlarına ak düşecek
Senden hal kalmayacak
Sen benimsin yine gel.
Dalından düşen gitti
Elinden tutan gitti
Başındaki duman gitti
Sen benimsin yine gel.
Kalbinden umman gitti
Dağından Maral gitti
Bu halini gören gitti
Sen benimsin yine gel
Yere düştün eğilme
Kimsede medet dileme
Düştüğün yerde kalk sen
Sen benimsin yine gel.
Yolun sonu göründü
Sen bu yoldan vazgeçme
Gözlerin yine gülecek
Sen benimsin yine gel.
Mehmet Ark Avşar
Henüz
Henüz bacaklarınız tutuyorken koşun, hemde çıplak ayakla,
Gözlerinizin feri dökülmeden kıymetini bilin, dolaşın dünyayı boydan boya
Yüreğiniz çürümeden bir sevgili edinin, dizinden ayrılmadan,
Saçlarınız dökülmeden rüzgara bırakın tarasın şöyle bir yana,
Henüz kollarınız varken, sarılın zira çift kol ister sevgili,
Ve henüz sağlamken kıymetini bilin,
Hayat bu gündür, dün yok artık
Yarın ise olacak yada olmayacak,
Fazla ciddiye almayın hayatı her şey fotoğraflarda kalacak.
Ve sen mi rüyanda kelebek oldun,
Kelebek mi seni rüyasında gördü.
Onunda günü gelecek!
mehmetavsar1980@gmail.com