GAZETECİLİĞİN ÖNEMİNİ BİR KAVRAYABİLSEK!

GAZETECİLİĞİN ÖNEMİNİ BİR KAVRAYABİLSEK!
Memet Avşar/ Gazeteci
Bazı meslekler vardır, arı soyunun devamı kadar önemli. Olmasa olmazıdır sosyolojik hayatının. İşte bu mesleklerin belki de en başında gazetecilik  mesleği geliyor. 
Bu bağlamda gazeteciliği sadece habercilikle sınırlandırılmamalı, gazeteci görülmeyeni görendir, o, zifiri karanlıkta elde fenerdir, toplumun yolunu aydınlatmak gibi ulvi bir görevi üstleyendir. En ümitsiz durumlarda bile insanlara gülmeyi öğretendir. 
Sorumluluğu büyüktür gazetecinin amacı, gazetecilik  meslek etiği normlarını ilkesel metinlerle insanların hizmetine sunmak olmalı.  Para kazanmak icin gazetecilik mesleğini seçenlere belki sözde gazeteci diyenler olabilir ama toplumun nazarında bunların sadece gazeteciliğin yüz karası olarak görüldüğünü ve hiçbirinin kıymeti harbiyesinin olmadığını biliyoruz. 
HEM TÜCCAR, HEMDE GAZETECİ OLUNMAZ
Gazeteciden tüccar olmaz, ancak ne yazık ki günümüzde çoğu medya sahipleri aynı zamanda  ticaret hayatınında önemli aktörleri konumunda. Bu tür medya çalışanlarının da mesleğini ne kadar hakıyla yapacakları ortadadır.
Oysa gazetecinin tek işi gazetecilik olmalı. Tüm benliğini insanlığa adamalı merkezinde insan olmalı, zira entelektüel ve aydın kişilerdir. İlk olarak bunu ahlaki, etik ve kurumsal girişimlerin ortaya çıkışının, siyasal bir olgu alanı olarak kavranan  bir yapı olduğunu unutmamamız gerekir. Oysaki medyanın mesleki ideolojiyle ve toplumsal iktidarla donanmış modern kurumsal bir yapı olan gazeteciliğe dönüşmesiyle ilişkili olduğunu  unutmamamız gerekir. 
DÜNYA ‘DA GAZETECİLİK SÜRECİNİN OLUŞUMU
Tarihi süreçte dünya da, Anglo-Amerikan gazetecilik sürecinin oluşumu inceleyecek olursak gazetecilik etiğinin ve ahlakının süreç içerisinde nasıl şekillendiği, sosyal sorumluluk projesi ve gazeteciliğin profesyonelleşmesiyle ilgili eleştirel bir çerçeve ile ortaya çıkmaktadır. 
Biraz geriye dönecek olursak ilk basılı yayınların ortaya çıktığı onyedinci yüzyıla kadar özelikle Avrupa ‘da liberalizmin tarihsel gelişimi içinde basının aralıksız bir özgürleşme dinamiği taşıdığı ve halkın seçtiği demokratik iktidarına destek olduğunu açıklayan geleneksel basın tarihi anlatımına uymadığını görüyoruz.
Gazetecilik geleneksel tarihi süreci içerisinde toplumların hayatlarına her zaman beyaz bir dokunuş yapmasada önemli gelişmelere sebep olmuş, insanlığın gelişimine önemli katkılar sağladığını söyleyebiliriz.
ÜLKEMİZDE GAZETECİLİK
Ülkemizde gazetecilik Mustafa Kemal Atatürk tarafından 1920 yılında kurulan Anadolu Ajansı ile kurumsal bir yapıya kavuşmuştur. Anadolu Ajansı dışardan gelen her türlü algısal operasyonlara kalkan olmuş, içerde de doğru ve ilkeli haberlerle Türk halkının güvenini kazanmış Türkiye ‘nin ilk haber ajansıdır. 
Ve bu gün ise internetin toplumun hayatına girmesiyle genelensel yaygın medyanın önüne sosyal medya geçmiştir.  Gazeteci olmayan biri bile sosyal medyada yaptığı yayınlar milyonlarca insan tarafından izlenebiliyor. Buda sosyal medyanın ne kadar etkili olduğunu bize gösteriyor. 
Dünya sürekli hızlı şekilde değişiyor bu değişime ayak uydurmayan toplumlar çağın gerisinde kalmakla birlikte yok olma tehlikesiyle de karşı karşıya gelecek. 
Medya ve iletişim alanında yaşanan dijital dönüşüme ayak uydurabilen ülkeler gelecek yüzyıla da damgasını vurabilecekler. 
GAZETECİ VE DEMOKRASİ
Gazeteci olmasa ülkeyi yönetenler demokrasiyi bir amaç değil de, bir araç olarak kullanırlar ve istedikleri istasyonda  da inerler. Nitekim her istasyonda bir gazeteci olmalı ki inenlerin karşısına dikilmeli, onlara demokrasinin araç değil amaç olduğunu öyle kafasına göre istediği istasyonda inemeyeceğini söylemeli. 
Tarihten de rastlanan bir durum, gazetecinin özgür olmadığı zamanlarda dikta rejimlerinin insan hayatını cehenneme çevirdiğini öğreniyoruz. 
Bu nedenle gazeteci aynı zamanda demokrasinin kapısındaki muhafızdır.   Evet gazeteciliğin önemini bir kavrayabilsek belki şehre bir film gelir, değişir iklim Akdeniz olur.