GÜLLİZAR OĞLU ABDULAH
Kura nehri 'akmam 'diyor,
''Etrafımı yıkmam'' diyor,
Gülizar oğlu gelmeyince,
'Ben Hazar'a varmam' diyor.
Şol dört nala at süren kim?
Belinde Gürcü kaması, ,
Omuzunda deri fişekliği,
Çaprazlama asmış tüfengi,
Yoksa gelen şanılı Gülizar mı?
İple bağlamışlar üç kadını, Haç taşına ,
Çıplak, cansız bedenleri,
Bir daha gösterme ya Rab!
O günleri, böylesi düşman başına.
Atan indi ol, Gülizar,
hiddetlenerek oğlu Abdullah’a
''Oğul!, ben sana , sütümü helal etmem.
Sen bu kadınların kanlarını yerde koyarsan”
'Kura Nehri akmam' diyor
Kenarımı yıkmam' diyor'
Şanı büyük Güllizar oğlu;
'Ben Ardahan'da çıkmam' diyor
Abdullah duymuş ki,
Kelpekor köyünü,samanlıkta yakmışlar,
Hayin Taşnak Ermenileri,
'Yürüyün kardaşalar' demiş, 'gün namus günü.'
Porsuk, Hoçvan , Tikoş,
Dili olsada konuşsa,
Düşmanı nasıl yendiğini,
Oturup bize bir bir anlatsa.
O dağlar ki, o dağlar,
Gülizar oğlu Abdullah’ın evi…
Genç kızlarının yiğit deli kanlıların,
Akan gözyaşlarının mendili .
Tuzak kurdu Emeni, 'ben Türk'üm 'diyerekten,
Türk’ün ismini duyan Abdullah, çıktı mevziden.
Düşman yağdırdı bütün mermileri,
Kahraman Güllizar oğlu Abdullah'ın üstüne.
Mehmet Doğu Avşar