ANNELER
Çocukluğumda halk arasında dilden dile dolaşan bir hikaye vardı.
Hikaye şöyle;
Adam küçük çocuğa oğlum babaannen çok yaşlandı artık çekilmez oldu, bir sepet getir de içine koyup götürelim. Çocuk sepeti getirir, babasına verir, yaşlı kadını içine koyup, ısız bir dağın başına götürüp sepetle birlikte bırakırlar. Çocuk döner babasına ‘’ baba sepeti unuttuk’’ der, baba; boş ver oğlum kalsın.
Çocuk; tekrar ‘’ baba olur mu siz yaşlandığınızda ben sizi neyle getireceğim, o bana lazım olmaz alacağım’’
Adam beyninde vurulmuşa döner. Nasıl bir gafletin içinde olduğunun farkına varır. Koşarak annesinin boynuna sarılır, tekrardan annesini sırtına alarak evinin yolunu tutar.
Eskide insanlar haytan ders alsın diye yararlı hikayeler anlatılırdı. İnsanlarda bundan payını alırlardı. Ya şimdi,
Şimdi internet denilen girdabın içinde insanlar , Anne – babayı hatırlamak şöyle dursun, kendilerini bile unutuyorlar. Evlenir evlenmez ayrı eve taşınırlar hemen, anne , baba fedakardır, yalnızlığa of demeden razıdırlar.
Bir zaman sonra, ikisinden biri yaşamını yitirir, hayata kalan artık kendi kendine bakamaz olur. Eee 21. Y.yılın vefalı evladı ise evlatlığını gösterir, gogolda aramaya başlar ülkenin en uygun huzur evini.
Teknoloji çok gelişti gelişmesine de,
Ne çokta götürdü değil mi bizden,
Mesele çayırlarda, harmanlarda oynayan çocuk sesleri artık kulağımıza gelmiyor. Yerini kapalı internet cafeler aldı. İşte bu cafelerde yetişen çocuklar, gün gelir anne, babalarında canavarı olurlar.
Dünya farkında mı, bilmem ama böyle giderse çekirdek aile gün gelecek medeni dünyayı utanç çukuruna gömecek. Sefasını ise küresel kapitalizm sürecek. Benden söylemesi!
YAZAN; MEHMET AVŞAR