Sene 1980 Kenan Evren darbe yaptı küçük bir çocuktum. O günden sonra babamı hep bir kaçak olarak gördüm. Babam bir çiftçiydi. Hiç bir siyasi görüşe mensup değildi. Ancak nedense askerler bir kabus gibi ailemizin üstüne çökmüştü. Küçük bir çocuktum ve bütün bu olan bitenlere bir anlam veremiyordum.
Sonradan anladım ki Köyde her kes silahını teslim etmiş. Babam silahını teslim etmemiş. Babam silah namustur derdi. Teslim edilmez. Atamın ve babamın yadigârıdır onu size vermem Demiş. Silahını teslim etmemiş. İşte bütün Kıyamete buradan kopmuş. Günlerce işkence görmesine rağmen silahını teslim etmemiş.
Askerler Köye geldiğinde saklanacak delik arardık bir jandarma erinin forsu bir validen de büyüktü. Köy bakkalına bir gün girdiklerini gördüm. Sorgusuz sualsiz herkesi dipçiklerle dövdüler. Ihtilal olmuş keyfi uygulamaların hadi Hesabı yoktu.
Bir gün yine babam kaçak jandarma albay kendisi geldi askerlerle birlikte 4 tane iri yarı köpeğimiz vardı. 4 de kotan zinciriyle evin muhtelif yerlerinde bağlıydılar. O gün Köpekler çıldırmış gibiydiler. Içlerinde kuyruğu kısa olan beyaz köpek zinciri kopardı albayı avluda yere serdi. O dönemlerde o cuntacı albayın halka yaptığı zulümler saymakla bitmezdi. Ve yine bir Zulüm Günü'nde bizim beyaz köpek bile kudurdu artık yeter dedi. Ve albayı param Parça etti.
Bu halk bu darbecilerden çok çekti babam amcam ailem çok çekti. Darbe haberini duyar duymaz kameramı kaptığım gibi kongre caddesine koştum askerler köşe başlarını tutmuştu. Halk. Yavaş yavaş alana gelmeye başladı. Bunu iyi biliyorum ki buraya gelenlerin yüzde doksanı benim gibi darbe Mağdurlarıydı. Hdp den tut MHP ye kadar her patiye mensup insanların geldiğine ve buna tepki gösterdiklerine tanık oldum.
Mesele memleket meselesi olmuştu. Selahattin'i Eyyûbinin Çocuklarıyla Fatih Sultan Mehmed-in çocukları bir kere daha destan yazıyordu. Çünkü çok iyi biliyorlar ki birlik olmasak ne Türk diye bir şey kalır nede Kürt diye bir şey. Bu Malazgirt den beri böyledir.