Ak parti hükümeti sadece bir nebze de olsa geriden kalan hükümetlere biraz fark atsa da yetersiz kaldığını söylemek mümkün. Sürekli destekler veril iliyor çiftçiye ancak bu, hastalığını bilmediğimiz, yani teşhis koymaktan zorlandığımız bir canlıya deneme- yanılma yoluyla ilaç vermeye benzer.
TÜRKİYE’DE MUHALEFET SORUNU VAR
Ülkenin geri kalanını bir kenara bırakırsak, özelikle yem bitkisi cenneti Ardahan’ımız için birkaç kelam etmek isterim. Yılardır ülkenin kuzey doğusunda bereketli kırların üzerinde yaşayan bizler Ankara’ya sesimizi duyurmak için avazımız çıktığı kadar bağırsakta lakin Ankara dilsiz ve sağır uzaklardan gelen sesi duyamıyor. Bağırıyoruz fakat konuşamıyoruz. Çarpık sistem öylesine yanlış kurgulamış ki beraberinde sadece olumsuzlukları, çözümsüzlüğü doğuruyor. Bu gün eşyanın tabiatına aykırı olmasına rağmen özelikle CHP ve MHP işlemez hale gelen mevcut sistemin sürdürülmesinde yanalar. Dünya değişirken, mevsimler değişirken, ülkeler değişirken bu kör topal yürüyen sistemi değiştirmemek ne kadar doğru olabilir ki. Zira muhalefet partilerin üzülerek belirtmek isterim ki, iktidar olmak, sorumluluk almak gibi bir dertleri yoktur. Buda bize gösteriyor ki, Türkiye’de çok büyük bir sorun var. O da muhalefet sorunu. Muhalefet üretmiyor sürekli karşı çıkıyor, yollara, köprülere, barajlara yapılan iyi şeylere de, kötü şeylere de karşı çıkıyor. Bu da halk nazarında eksi puan almalarına sebep olmaktadır. Sadece bir sefer ana muhalefetten özelikle ülkenin hayrına iktidar eliyle yapılan iyi bir şey taktir edilse bile bunların en azında samimiyetleri halk nazarında test edilmiş olur. Bu bile yeter. Bir gün bile muhalefetin kalkınmayla ilgili bir proje ürettiklerine tanık olmadım. Türkiye de et fiyatlarının düşürmenin yolları nelerdir? Halkın içine girip çalış taylar, toplantılar, forumlar yapmadılar. Çünkü savundukları mevcut sistemin tıkamış olduğu yolu aşılamayacaklarını biliyorlar.
Bu bağlamda Türkiye için en mükemmel sistem başkanlık sistemi olduğuna ben de canı gönül de inanmaktayım. Anavatan iktidarı döneminde bu konuyu tartışmaya açan merhum Turgut Özal’ı da hayranlıkla savunmuştum. Bu gün aynı konuyu gündemde tutan ve Türkiye için bir kurtuluş reçetesi olduğunu tıpkı Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan gibi bende düşünüyorum. Sorunlarımızın Ankara’da değil de yerelde çözülmesi lazım. Halkın oylarıyla seçilmiş valinin yaptığı hatalardan dolayı yakasına yapışmalıyız. Zira devletin valisini bu gün kü sistemde halk yargılayamıyor. Vali hata yapsa da ancak iş işte geçtikten sonra devlet yargılayabiliyor. Bana göre halk beğendiğini seçimle getirmeli, beğenmediğini seçimle götürmelidir. Yani halka rağmen hiçbir güç ve oluşum olmamalı. İşte o zaman güçlü ve müreffeh bir Türkiye hayalini kurabiliriz. İşte o zaman topraklarımıza çeki- düzen gelir araziler param parça olmaktan kurtulup büyük ve güçlü çiftlikler haline gelir. İşte o zaman köylünün ve çiftçini yüzü güler, bin yıllık rüyası gerçek olur. Köylü yazları kabusu haline gelen ilkel usullerle yapılan yaylacılık ve nahırcılıktan kurtulup, kendi çiftliğinde ekimini ve üretimini yapar hale gelir. Göçler durur, tersine göçler başlamış olur. Hayvancılık ithal konumundan ihracat konumuna geçer.
AYDIN SOLCULARDA BAŞKANLIK SİSTEMİNDE YANALAR
Bu çarpık sistemin düzelmesinin yolu başkanlık sisteminden geçer. Bu gün muhalefet sıralarında oturan bir milletvekilinin başarılı bir belediye başkanı iken aynı performansı mecliste de göstersin diye kendisine karşı halktan bir talep vardı. O da bu talebe karşı hep bu sözü dile getirirdi, söylediği söz hala hafızamda, bu değerli milletvekilimiz o zamanlar şöyle demişti, ‘’ ben milletvekili de olsam, başbakanda olsam hiçbir şey yapamam zira sistem yanlış mecburen sisteme uymak zorundasın. Mevcut sistemle başarılı işler yapmak mümkün değildir. ’demişti. o da o yılarda başkanlık sistemini işaret etmişti. Ancak partisi başkanlık sistemine karşı olduğu için bu gün sesinin çıkmayışına üzülerek izliyorum. Çünkü kendisinin ne kadar demokrat ve yurtsever bir aydın kişi olduğunu biliyorum. Umarım ilkelerine tekrar sarılır başkaları ne der değil kendi doğrularını hiç kimsenin etkisinde kalmadan fikirlerini özgürce dile getirir.
Bu gün’ Cumhurbaşkanı Erdoğan istiyor diye ben istemiyorum bu sistemi’ demek aynı zanda durumun ne kadar vahim olduğunun bir göstergesi olduğunu düşünüyorum.
MEHMET DOĞU AVŞAR