Geçenlerde bir televizyon kanalında açık oturumun birinde konuşmacılar silahları ve savaşları övücü nitelikte konuşmalar yaparak bir birlerini öyle ağırlıyorlardı ki insan insan olduğu için utanıyor, üstelik konuşmacılardan biri de Milletvekili. İzledim ve dehşete düştüm bu nasıl zihniyet diye!
O kadar egoist bir tavır takınıyorlar ki bizden başka herkes ölsün yok olsun bir anlayışla o programın Moderatörü konuşmacıları adeta yönlendiriyor.
Savaşın hiçbir zaman bir kazananı olmayacağını ya gerçekte bilmiyorlar yada bu güzelim ülkeyi kendi karanlık dünyalarına gömmek istiyorlar. Ancak hepsinde üniversite mezunu bu kadar cahil olma ihtimalleri yok. Ancak ve ancak kötü insanlar oldukları kesin. Zira anaların gözyaşlarına karşılık ara sıra timsah göz yaşları döktüklerine de şahit olmuyor değiliz.
Ardahan Milletvekili Orhan Atalay geçenlerde önemli bir açıklama yaptı. Ancak yine Orhan hoca düşmanı bir sitede hemen eleştiri geldi. ‘Orhan Atalay’ın ne dediği anlaşılamadı’ yönünde üç beş kuruşa yaptırdıkları sitede sigortalı editör çalıştırmadan, hiçbir gazetecilik vasfı taşımadan habercilik yapıyorlar. İnsan ağlayayım mı güleyim mi gibi bir duyguya kapılıyor.
Orhan hoca konuşmasında açık açık birlik ve beraberlikten söz ederken bunlar birden ürkmeye başlarlar, Orhan Hoca bin yıldır İslam medeniyetiyle yoğrulan Türk ve Kürt halklarının hiçbir zaman dış mihraklarının ve de devşirmeli iç mihraklarının oyun ununa gelmemesi gerektiğine vurgu yapıyor. Bu bağlamda Orhan hoca bu ülkenin halkalarını bir arada tutmak, milli birlik beraberlik ve kardeşliği pekiştiren bir çimento görevi görmüş 550 Milletvekilinden en önemlilerinden biridir. Eğer 550 Milletvekili de hangi partiden olursa olsunlar Orhan Atalay’ın insani yönünden bir parça taşımış olsaydılar Kürt sorunu tamıyla çözmüş, ekonomik anlamda gelişmesini tamamlamış bir Türkiye olacaktı karşımızda ve Amerika ile yarışır bir konumda olacaktık.
Evet Orhan hoca hiçbir tarafta değil, o barışın tarafında ve bende onun gibi düşünüyorum otuz yıldır bu savaşın kazananı olmadı bundan sonrada olmayacak. Ancak barış olursa bu ülkenin insanı kazanmış olacak.
Sovyetler dağıldığında o ülkenin Kadınları yaşamak için fuhuş a zorlandılar. Bu gün aynı şey Suriye için söz konusu yarın hangi ülke parçalanırsa orası için geçerli olacaktır. Demem o ki Savaş'ın kazananı yoktur.
Bana göre savaş iki şey için yapılır biri namus için yapılır ki bu gün İŞİD denilen sapık örgüte karşı yapılan savaşta bunun bir örneğidir. diğeri ise beraber yurt edindiğin topraklar için savaşırsın. Buda o toprakları yurt edinmiş o ülkenin bütün vatandaşlarını kapsar. Vatandaşların arasında ayrımcılık tohumları ekerek değil, birlik ve kardeşlik ruhuyla yapılır. Yani Kürk- kürdün hakkını, Kürt- Türkün hakkını, Laz, Çerkez’in hakkını, ve de sunni alevi hakını savunarak yapılır. İşte o zaman et ile tırnak gibi olmuş bu halkı kimse bölemez. Bölünme olursa herkes kaybeder, gün birlik günüdür. Birlik olursa herkes kazanacaktır.
Tıpkı 1071’de Malazgirt’e olduğu gibi, ortaya çıkan Osmanlı imparatorluğu , tıpkı 1923 de kurtuluş savaşında olduğu gibi.. ortaya çıkan Türkiye Cumhuriyeti, karar sizin.
Son olarak, savaşın kazanı yoktur diyerek savaşı kazananlara haksızlık etmek istemiyorum. Savaşı kazananları olan silah tücarları ve beslendiği kaynak olan küresel kapitalizmin ismini anmadan geçersem büyük haksızlık etmiş olurum.
Mehmet Doğu AVŞAR