Ahıska’da bir köy var Türkiye’nin yakınında Gürcistan’ın uzağında zira bu köy 1945 yılına kadar nüfusunun tamamı Türk idi. Stalin zulmünde bu köyde nasibini almış ve buradaki Türkler Türkiye’ye zorunlu göçe tabi tutulmuşlar.
Ahıska Bölgesinin orta yerinde, insanca yaşam koşullarının çok uzağında. Ahıska’nın kuzey doğu uzantısında. Karadeniz Bölgesi yerleşkelerine çok benziyen evlerin yerleşimi. Herkes tarlasının içerisine yapmış evini. Küçük bir orman köyü. İsmi Tsinobani, kentlere çok yakın, yaşam olanaklarına çok uzakta. Dağların arasında geniş bir vadide yer alan bu köyün evlerinde elektrik var, yolu köylüler kendi imkanlarıyla bakıma almışlar ancak yine de çok bozuk. Köy , anayoldan 4km. uzakta yer almaktadır. altyapısı yok, suyu hortumlarla dağlardan kendi olanaklarıyla getirmişler. Devlet bu köyde yok gibi, Hayvancılık ve bahçe meyveciliği tek geçim kaynağı. Ancak yine de toprak ana bu köyü aç bırakmamış. Zira bu köyde lüks harcamalar dışında paraya pekte ihtiyaç yok. Köyün tek bakkalı sigara ve içkiden başka pek bir şey satmamaktadır. Köylü sabah yatağında kalktığında kümesinde taze yumurta, bahçesinde salatası, domatesi, ahırda yeni sağdığı taze sütü ve çok çeşit peyniri ile yine bahçenin nimetlerinden faydalanarak yaptıkları gül reçeli, tut reçeli, çançur, erik vs. gibi çok zengin bir mutfakla karşılaşırsınız. Ancak yine de hayvancılık da yok denecek kadar azalmış. Bir evde en fazla iki yada üç inek var. Buzağılar daha ki aylık iken kesiliyor ve hayvancılığın çoğalmasını istemiyorlar. Rahatına düşkün bir köy çobanlığı pek sevmezler. Yaşlı nüfusun yoğun olduğu bu köyde gençlere pek rastlanılmaz. Havası ve suyu mükemmel derecede yaşama uygun olan köydeki insanlar 120 yaşına kadar yaşadığına şahit olunmuş. Anlayacağınız yoksul bir köy. Ancak yoksulluk kaderleri değil, tembelliğinde de diyebiliriz.
Tuvaletler evlerin dışında tahta baraklarla ilkel bir şekilde yapılmış. Evlerde banyo yok, köylüler banyo yapmak için çoluk çocuk, genç, yaşlı, kız, erkek köyün batı tarafında yer alan 4 km. uzaklıktaki sıcak su kaplıcasına akın ediyorlar. Arabası olanlar arpayla, olmayanlar ise yayan şekilde bu km’lerce uzaklıktaki yolu katlediyorlar. Ancak bu durumun uzun sürmeyeceğini de yine köylülerden öğreniyoruz. Zira o kaplıcayı da içine alan çok büyük bir arazi parçasını eski bir Ahıskalı olan yani o köyün 1945’lerdeki sahiplerinin torunlarından olan Bursalı bir iş adamı almış. Yine de köylü halinde memnun. Kilo diye bir detleri yok. Kızlar ve erkekler adeta manken gibi, bu köyde bir kişi bile obez olmuyor. Banyo yapmak için yürüdükleri yol sağlık olarak onlara geri dönmüş.
Gürcistan’ın kuzeyinde, zengin Ahıska ovasına 20 km uzaklıkta. Yoksulluğa oldukça yakın. İş olanakları yok.
Emeğinin yeşilliğini, sevgisinin boy verdiği ağaçlarla kaplı bahçesinde serinlemek bu köyün lüksü. ağaçların yeşil yapraklarına sığınılır. Akciğerler oksijenle demlenir. Sabahın alacakaranlığında ağaçlara, sebzelere su verilir. Doğu güneşi gazetesi ekibi olarak Toprakla suyun öpüşmesine tanıklık ettik, toprağın kokusunu içimize çektik Domatesleri, patlıcanları, salatalıkları, fasulyeleri, biberleri topladık ellerimizle . Köylülerden aldığımız inek yoğurduyla semizotu salatası yaptık. Öğle sıcağında kınalı kekliklerin ötüşünü dinledik. 95 yaşındaki Yaşlı Mori ile tanıştık. Torunu 21 yaşındaki Giorgi ile birlikte yaşıyor. Ondan Gürcüce şarkılar dinledik.
Bahçede kaldığımız günlerde dolunay yoktu. Ama yıldızlar aydınlatıyordu gökyüzünü. Çobanlarla tanıştık. Geceleri birlikte manzara seyretmeye gittik. Saatlerce sohbet ettik. Sohbetimiz hiç bitsin istemediler. Çünkü onlar insana hasrettiler. 7’inden 70’ine demeyeceğiz çünkü burada insanların üst-yaş sınırı yüz on, yüz yirmi, yani 7’sinde yüz yirmisine kadar insanlarla aynı sofrada sohbet ettik, yedik içtik aynı Allaha dua ettik.
Zamanla yine gelmemizi istediler. Biz onları onlar bizi çok sevdi. İlk fırsatta geliriz dedik, söz verdik onlara.
Bu yıl dingin bir ortamda Ruhumuzu dinledik doğu güneşi gazetesi ekibi olarak. Şehrin stresinden uzak kaldık. Aslında doyamadık. Tadı damağımızda kaldı. Bir de köylülerin yoksulluğu içimizi dağladı. Gürcistan’ın orta yerinde küçük bir orman köyü Tsnobani .Ahıskay’a 20 Km. uzaklıkta. Yolu yok, suyu yok, Dağlarında kuşları, böcekleri, hayvanları çok. Bahçelerinde sebze ve meyveleri çok ancak İnsanları yoksul…. Ama çok sevecen, cana yakın.