Çankaya Belediyesi sosyal medya üzerinden kendilerine ulaşan Taze Köy (Beberek) İlk Okul Müdürü Çağatay Erol’un aracılığıyla Okula kırtasiye yardımında bulundu. Hiç şüphesiz ki bu bir iyi niyet girişimidir. Hem Okul Müdürü Erol Hocanın yardım talebi, hem de bu talebe karşılık veren Çankaya Belediyesinin temiz duygularından şüphemiz yoktur. Ancak eleştirimiz, farkında olmadan bu çocuklara kötü örnek olun uluyor. Zira alın teri dökülmeden, emek sarf etmeden sahip oldukları malzemeler hayatları boyunca başlarına bela olacaktır çocukların. Bu çocuklar hep birilerinden bir yerlerden bir şeyler bekleyecekler. Hep hazıra konmanın hazını yaşayacaklar. Bunun sakıncalarının bedelini hayatları boyunca ağır ödeyecekler, tembelliğe alışacaklar, kafa yormadan, proje yapmadan, bilimle ,sanatla uğraşmadan çocukluklarından kendilerine miras kalan dilencilik kültürünü geliştirerek hayatlarına yön verecekler. Hayatları boyunca, öz güvenden yoksun, aşağılık kompleksi içinde her önlerine gelene el- avuç açacaklar.
Yeni eğitim öğretim yılı dolayısıyla öğrencilere kırtasiye yardımı yerine Çankaya Belediyesi bu dost elini farklı bir şekilde bu köyün çocuklarına uzatabilirdi. Mesela, bu köyde ki çocukları yeni buluşlara yönlendirilmek suretiyle ilk 20 çocuğa farklı hediyelerle ödüllendirerek onlar için güzel bir geleceğin temeli atılabilirdi.
Sosyal medya aracılığıyla Çankaya Belediyesi’ne ulaşarak köy okulundaki öğrencilere kırtasiye desteği talep eden Okul Müdürü Çağatay Erol bey, öğrencilerini belki de bu şekilde daha da mutlu edebilirdi. Bu köyün yerli sanayisi hayvancılık. Öğretmen Erol, yörede yaşayan bir insan olarak bunları çok iyi bildiği halde, bir eğitimci olarak da, bilgi, birikimini, öğrencilerin velilerine aktararak ta yapabilirdi mesela. Bu yardımların ailelere de önemli bir katkı sağladığını belirtmiş Çağatay Erol. Daha sonra şunları ifade etmiş, “Çocuklarımızın bir yıllık kırtasiye ihtiyacı giderilmiş oldu. Buralarda böyle ihtiyaçların karşılanması çok da kolay olmuyor. Çankaya Belediyesi’ne öğrencilerim ve aileleri adına teşekkür ediyorum.” demiş.
Dediğim gibi hocamızın iyi niyetinde hiç şüphemiz yoktur. Ancak öğretmenimizden beklentimiz başka yerlerde çocuklarımıza ücretini ödemediği balığı istemesin, onun görevi o çocuklara balık nasıl tutulur, onu öğretsin. Hocam bende ilk Okulu o Okulda okudum. Beberekli olmaktan hep gurur duydum. O çocuklar adına bu gün utandım.
Çünkü bizi yetiştiren, o elli öpülesi Öğretmenlerimiz bize şunu öğretiler. Çocuklar aç olsanız dahi tok salanın, yerde para bulsanız dahi o paraya dokunmayın, zira emek etmeden elde edilen paradan hayır gelmez.
Tabi ki değerli Öğretmenimizin, Ardahan Merkez Köylerinden olan Taze köy İlkokuluna olan değerli hizmetlerinin de bilincindeyzi. Bu başarılı hizmetlrini gölgelemek değildir elbeteki amacımız. Sadece toplumun kanayan bir yarasına el atık. Yarınlarımız olan çocuklarımızı daha donanımlı, daha doğru şekilde nasıl geleceğe hazırlarız onun tartışmasını yapmaktayız.
Son olarak benim ne anlatmak istediğimi anlamayanlar için benim gibi tüm Ardahanlı hemşehrilerimin de şahit olduğu Arhan'da vuku bulan gerçek bir hayat hikayesini anlatmak istiyorom; Bundan yılar önce Ardahanlı bir adam, çocuk yaşta geçirmiş olduğu bir hastalık neticesinde iki elini kaybeder, ağzı ve burnu tanınmaz hale gelir. Ancak bu çocuk hayata küsmez, kimseye kesinlikle el - avuç açmaz, gelen yardımları da geri çevirir. İşe iki bileği arasına aldığı bir çekiçle başlar ve hayatla olan savaşı kaznır, pırlanta gibi kızlar, oğullar yetiştirir. Bu gün herkesin çok iyi tanıdığı ve saygı duyduğu bu adam Ardahan'ın en zengin ailelerin başında gelmektedir. İş yerlerinden onlarca insanımız çalışmaktadır. Hem kendine ve ailesine, hemde vatanına ve Milletine olan hizmetleri taktir toplamıştır. Şimdi sizce bu adam tam tersini yapsaydı, kendisine gelen yardımları kabul etseydi, önüne gelene el - avuç açsaydı sizce bu günkü sonuç ortaya çıkarmıydı? Taktir siz değerli okuyucularıma ait. Teşekkür ederim.