Sitedeki Yeriniz : Ana Sayfa » Haberler » ‘’BUĞDAY İLE KOYUN GERİSİ OYUN’’

‘’BUĞDAY İLE KOYUN GERİSİ OYUN’’

 Fotoğraf

Atalarımız ne güzel söylemişler ‘Buğday ile koyun gerisi oyun’ Koyunun getirisi saymakla bitmez. Rahmetli nenem hep söylerdi, ‘’Ne zaman fakir  düşerseniz koyunculuk yapın, yeniden eski günlerinize dönersiniz mutlaka..’’
Koyunculuk ilk insandan bu yanı  toplumların  uğraştığı en önemli hayvan yetiştiriciliği dallarından birisi olmuştur.  Öyle ki  çoğu  peygamberler geçimini koyun çobanlığı yaparak sağlamıştır. Bugün koyun yetiştiriciliği et, süt, yün ve deri üretimi açısından ülkemiz ekonomisinde oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Ülkemizin et üretimini üçte biri, süt üretiminin beşte biri koyundan elde edilmektedir.

Türkiye’nin büyük şehirlerine insanlarımızın göç etmeleri sonucunda hayvancılık dallarından biri olan koyunculuk da terk edilmiştir. Kırsal kesimde yaşayan halkımız için kolay bir uğraş alanı ve aynı zamanda ekonomik güvence olan koyunculuk köylü için en yakınındaki bankadır.

Ardahanımızda, Koyun yetiştiriciliği gitikçe azalmaktadır. Nedeni ise çoban bulamama, nasıl olmuşsa toplumun beynine öyle bir fikir aşılanmış ki çobanlık adeta ayaklara serilmiş bir meslek olarak topluma lanse edilmiş. İnsanlarımızın aklıyla öyle oynamışlar ki, beyaz kadın tücarlığı, uyuşturucu, karapara v.b  şeyler eskide çok günah ve çok ayıp sayılırken, bu gün Ardahan’da bu işler normalmış gibi toplum kabullenmiş durumda.. Tam aksine çobanlık gibi peygamber meslekleri ayıp sayılmış. Toplumun bu kanayan yarası ancak ve ancak eğitim ile çözülmesi gereken önemli bir konudur.   Köyden  kente göçün önlenmesi, işsizlik ve ekonomik krizden çıkış açısından önemlidir. Ülkemizin mevcut 13 milyon hektarlık meralarında, mera ıslah çalışmaları tamamlanamamış, koyunculuğun mevcut diğer problemleri çözülememiş dolayısıyla koyunculuk kaderine terk edilmiştir.

Terörü besleyen ekonomik faktörlerin başında ise hayvancılıkta uygulanan politikaların geldiği de unutulmamalıdır. Hayvancılıktan başka geliri olmayan insanlar, kazanç sağlayamayınca iki maceradan birini tercih etmek zorunda kalmışlardır. Ya dağa çıkmışlar, ya da büyük şehirlere göç etmişlerdir. Her iki olay da Türkiye’nin geldiği noktadaki sosyo-ekonomik sıkıntıları oluşmuştur.
Cumhuriyetimizin kuruluş yıllarında hayvancılığın geliştirilmesi için önemli çalışmalar yapılmış, meralar ve devlet üretme çiftlikleri kurularak ıslah çalışmalarına önem verilmiştir. Meralar ve devlet üretme çiftliklerinde üretilerek çoğaltılan damızlık materyaller yetiştiricilere dağıtılmak suretiyle ülke genelinde verimi yüksek koyunlar yaygınlaştırılmaya çalışılmıştır. 1985 yılından sonra söz konusu kurumlar Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) çatısı altında toplanmıştır. TİGEM’in başlıca görevleri ise damızlık materyali çoğaltmak ve halka yaygınlaştırmak olarak belirlenmiştir. Bununla birlikte bu  görev o bitkisel üretim için kısmen yapılırken hayvancılık ihmal edilmiştir. Haralarda bulunan suni tohumlama merkezleri kapatılarak ithal tohum kullanma yolu seçilerek ülke içerisinde ıslah çalışmaları da terk edilmiştir.
Haralar ve devlet üretme çiftlikleri 1990 yılından itibaren iyi yönetilmemiş, gerekli teknolojik gelişmelerden uzak kalınmış ve zarar ettiği gerekçesiyle elden çıkarılmaya başlanmıştır. Aynı amaca yönelik özelleştirilen yerlerde de koyunculuğa katkı sağlayacak çalışmalar yapılmamıştır. Bütün bunların sonucunda TİGEM, damızlık koyun üretiminde etkinliğini yitirmiştir. 1980 yılında Türkiye’de kişi başına bir koyun düşerken, bugün geldiğimiz noktada 3 kişiye bir koyun düşmektedir. TUİK verilerine göre koyun sayısı 2009 yılı sonu itibariyle bir önceki yıla göre % 9.3 azalarak 21 749 508 baş olmuştur. 2009 yılında mezbahane ve derisi THK ‘na verilen kurban bayramı kesimlerini kapsayan kırmızı et üretimi, 2008 yılına göre toplamda% 14.5 oranında azalarak 412 621 ton olmuştur. Bu yıl içerisinde sığır etinde % 12.2, koyun etinde % 22.9, keçi etinde % 15.1 ve manda etinde % 24.6 azalış gerçekleşmiştir.
Bunlara rağmen damak zevkimize dayanan kuzu eti talebinde herhangi bir azalma söz konusu olmamıştır. Kuzu etindeki fiyat artışı tüketicileri ve mutfağı doğrudan etkilemektedir. Koyunculuktaki bu gerilemeden tekstil sanayi, deri sanayi, dokuma sanayi, yem sanayi, aşı ve ilaç sanayi, nakliyeciler, kasaplar, lokantacılar, Veteriner Hekimler, ziraat mühendisleri, gıda mühendisleri ve turizm sektörü olumsuz yönde etkilenecektir. Ahır, ağıl ve mezbahalar atıl vaziyette kalacaktır. Halı-kilim atölyeleri boş kalacaktır. İşsizlik daha da artacak, ekonomik kriz hız kazanacaktır.
Bu gün Bakanlık yeni bir yasa ile sürü sahiplerine yıllık 5.000tl. çoban parası teşviki  ile bu sorunu çözeceğini düşünüyor. Önümüzdeki sürçte bununda yapay bir çözümden başka bir şey olmadığına inşallah şahit olmayız. 


11:10, 08.10.2014


Haber Yorumları

DOĞU GÜNEŞİ GAZETESİ ARDAHAN'DA GÜNLÜK YAYIN YAPAN MÜSTAKİL VE SİYASİ BİR GAZETEDİR. İLETİŞİM; SAHİBİ VE GENEL YAYIN YÖNETMENİ MEMET AVŞAR; 05414757500