ARDAHAN ÜNÜVERSİTESİ REKTÖR ADAYI KILIÇ'DAN ARDAHAN GERÇEĞİ
ARÜ Rektör adayı Prof. Dr. Şeref Kılıç Gazetemize Ardahan’da çok kişinin dezavantaj olarak düşündükleri göç sorunu ve buna bağlı olarak iklimdeki olumsuzlukların aslında bir avantaj olduğunu belirterek, çarpıcı açıklamalardan bulundu.
Kılıç Ardahan’ımızın mevcut durumuyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı, ‘’Ardahan’ın en önemli özeliği birçok ilde olmayan doğasının bozulmamammış olması ve burada yapılan tarımsal üretimin küçük çaplı, buğday, arpa ve diğer yem bitkilerinin üretiminin yapılması. Ayrıca patates ekimi de yapılıyor. bütün bu üretilen üretimlerin en önemli özeliği organik olmaları. bu bölgede gübre kullanımı çok sınırlı. ilaç kullanımı nerde ise yok denilecek boyuta. Burada aslında her ne kadar bir dezavantaj söz konusu ise de aslında bu durum bir avantajlıda beraber, inde getiriyor.
Bütün bu organik ürünlerin yaşamlarını sürdürmelerini sürekli göç veren bir coğrafyaya borçludurlar. buralar fazla kirletilmiyor. bazı yerlerde insan eli değmemiş topraklar mevcut. üstelik Ardahan’a doğalgaz gelmesi de bir nimet sayılır. Zira hava kirli minim üze inmiş durumda.
Kimse farkında değil ama buradaki organik tarım çok önemli özelikle son zamanlarda ortaya çıkan kanser vakaların temelinde nüfus yoğunluğunun belirli noktalar da yoğunlaşması sonucunda organik ürünlerin sanayi mallarına yenilmesi olarak söyleyebiliriz. Metropollerde organik üretim yapmak nerede ise imkansız ancak Ardahan gibi taze topraklarda bunu yapmak zaten geçerli bir akçedir. o yüzden bir dez avantaj olarak düşündüğümüz koşullar bize avantajları sunuyor.
Dünya bunun farkına vardı organik ürünlere yöneliyor. bu anlamda AB ‘nin çok önemli teşvikleri mevcut. bundan sonrada dünyanın gözü bu tür kirlenmemiş topraklar üzerinde olacak.
Diğer tarafta Ardahan’da özelikle yerli sanayi hayvancılık ve tarım diyebiliriz. Bunun dışında bir gelir kapısı yoktur. Turizm alanlarında ve sanayi alanlarında çalışmalar var ama nafile.
iklim koşuları hayvancılığın dışında tarım ürünlerinin bir çok çeşidine de fırsat vermiyor. Bu yüzden doğadan kendiliğinden bolca yetişen parasız yem bitkisi otlakları iyi değerlendirmeliyiz. Batıda hayvancılıkla uğraşanlar 12 ay boyunca hayvanını içerde kayırırken, ciddi girdilerin altına giriyorlar. Ancak bu bizde çok avantajlı bir konumda. yılın büyük bir bölümünde hayvanlar yemyeşil otlaklarda gerekli olan besinleri doğal bir şekilde alıyorlar. Buda girdileri en aza indirirken geliri artırmaktadır. Bu önemli avantaj. ayrıca kimi zaman Ardahanlı çifti örneğin mersinli çiftçiye gıpta ederken aslında işin aslını bilmediğinden imreniyor. zira mersinli işçi mandalinayı 50 krş. tan verirken zarar ediyor, asıl kazanlar bunun ticaretini yapan aracılardır. Oysak i Ardahanlı çiftçi sütünü mandıraya vermeyenler için söylüyorum, bunlar kendi ürettikleri yağ, peynir ve baldan çok güzel paralar kazanıyorlar çünkü ürettiklerini direk tüketiciye satıyorlar bu yüzden aracıya giden paralar üreticinin cebinde kalıyor. ’şeklinde konuştu.
AİLE ÇİFTLİKLERİ ŞART
Ayrıca Rektör adayı Kılıç, Ardahan’da hayvancılığın günümüz çağdaş seviyelere gelebilmesi için devletinde arazi toplulaştırma programına hız vererek bir an evvel çiftliklerin oluşmasına zemin hazırlaması gerektiğini savundu. Kılıç, ilkel şartlarda yapılan hayvancılık rekabet gücünü yitireceğinden, üreticinin yem bitkilerini de hayvanını da kendi çiftliğinde yetiştirmesi gerektiğini belirti. Yaylacılık ve meraların disiplin altına alınmasının önemine vurgu yaparak yeniden bir düzenlemenin yapılmasının şart olduğunu söyledi. Ayrıca aile çiftliklerini Avrupa’da olduğu gibi yaygınlaştırılmasından yana olduğunu da belirti. MEHMET AVŞAR